Seni asla unutmuyorum

A -
A +
 “Sizi niye unutamıyorum biliyor musunuz öğretmenim? Eğer izin verirseniz kısaca anlatayım”     Bu hafta tatilin sonu… Haftaya bugün okullar açılacak… Ve ben yıllar sonra sevgili öğretmenime bir mektup yazacağım buradan… Sevgili öğretmenim, şu anda kocaman bir insanım… Zannediyorum sen beni hatırlayamayacaksın. Çünkü her sene sıralar dolusu öğrenciyle ilgilendiğin için beni çoktan unutmuşsundur. Fakat ben seni asla unutmuyorum öğretmenim. Hiç unutmamam da… Her gün içimde damla damla biriken ızdırabımı size anlatabilirsem, belki bundan sonra sana gelecek öğrencilerini kollayıp gözetirsin. Sizi niye unutamıyorum biliyor musunuz? Eğer vaktiniz olur ve izin verirseniz kısaca anlatayım. Sevgili öğretmenim, küçükken evimizde babam anneme en ufak bir söz hakkı tanımaz, kafası kızdığı zaman da kaba kuvvete başvurur, gözlerimizin önünde annemizi döverdi. Çünkü babam öfkelendiği zaman dövmeyi bir yöntem olarak görürdü. Döverken de ağzını doldura oldura sanki övüne övüne haykırırdı: “Ben adamı dövdüm mü böyle döverim!” “Bir vurdum mu yere kapaklanırsın!” Biz çocuklar annemin feryadını duyar duymaz ona yardım etmeyi çok istememize rağmen babamızın korkusundan bir köşeye siner o korkunç anın geçmesini beklerdik. O bağırıp çağırıp öfkesi geçene kadar anneme vururdu. Zavallı annem ise sadece ağlar ve “yeter yapma kurban olayım” diyerek elini kolunu tutmaya çalışırdı. Çaresiz ve yaşlı gözlerimizi kendimize saklardık elbet. Babam sakin olduğu zamanlarda bazen ne derdi biliyor musunuz? “Ben nasıl tokat atıldığını öğretmenimden öğrendim!” Annem ise babama sitem ederdi: “Niye böyle söylüyorsun, çocukları öğretmeninden okuldan soğutacaksın!” Neticede ailemizde babamızın korkusuyla yaşayamadığımız çocukluğumuzu annemin yönlendirmesiyle okulda aramaya başlamıştık. Okula kaydolduktan sonra gerçekten çok güzel günler yaşadım. Öğrenci arkadaşlarımızla kısa zamanda kaynaştık cıvıl cıvıl koşup oynadık. Sizlerin öğrettiği şiirleri okuduk, ezberledik. Sizler beni ve diğer öğrenci arkadaşlarımızı esasında seviyordunuz. Ama siz kimden öğrendiyseniz terbiye olarak siz de dayak yöntemini pek sık kullanıyordunuz. İyi zamanlarınızda saçlarımızı okşayıp, “aferin kızım ödevini ne güzel yapmışsın” derken bizler ne kadar mutlu oluyorduk. Dersimize ne çok çalışıyorduk. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.