Siz olsanız ağlar mıydınız?

A -
A +
“Kendi yorumlarımızı dile getirdiğimizde hep bu hikâye ve hikâyedeki kız gelir aklıma...”    
Rahmetli babaannem hayattayken dinlemiştim… Sözlü edebiyatın her biri bir inci değerinde olan bu anlatımlar keşke onlar hayatta iken tek tek derlenseydi de hayal dünyamızı besleyen ırmaklar gibi kültür denizimize aksaydı… Bir gün yaylada otururken anlattığı hikâyelerden birini paylaşmak istiyorum:
Bir ailenin evlenme çağındaki güzel kızına görücü misafirler gelir. Oğlanın ismi Salman'mış. Evde su kalmayınca annesi kızına kuyudan su çekip getirmesini söyler. Kız bahçeye gider, kuyudan suyu çekerken aklına şöyle gelir:
“Beni Salman'a verseler, Salman'dan bir oğlum olsa, büyüyüp yürüyünce dedesi ona çizme alsa, çizmeyle bu kuyuya gelse, kuyudan su çekerken ayağı kaysa düşse, ölse ben annesi olarak ağlamam mı?” Kızcağız bunları mırıldanır ve oturup kuyunun başında başlar ağlamaya. Evde, kızının gelmediğini gören anne küçük kızını ablasına bakmaya gönderir. Ablasının yanına gelince kardeşi ablasına neden ağladığını sorar. Ablası da kardeşine der ki: “Beni Salman'a verseler, bir oğlumuz olsa, büyüse, yürümeye başlayınca dedesi ona çizme alsa, bu kuyuya gelse, kuyudan su çekerken ayağı kayıp düşse ve ölse ben annesiyim ağlamam mı, sen teyzesisin ağlamaz mısın?”  Bunun üzerine kız kardeşi de oturup başlar ağlamaya… Kızları gelmeyince anneleri kızlarının yanına gider bakar ki ikisi de ağlıyor… Neden ağladıklarını sorar. Büyük kızı annesine de söyler aynı şeyleri ve sorar:  “Sen anneannesisin ağlamaz mısın?” Bunun üzerine anneleri de başlar ağlamaya. Sonra babaları gelir. Bunların ağlama sebeplerini sorar. Kız babasına da durumu anlatıp; “Sen dedesisin ağlamaz mısın?” der. Kızından bunları duyan baba da başlar ağlamaya. Kızların aklı başında bir abisi varmış. Eve gelip kimseyi göremeyince, o da kuyuya yanlarına gelmiş. Neden ağladıklarını sorunca ona da aynı şekilde söylemiş kız ve; “Sen dayısısın ağlamaz mısın?” der demez ağabeyi sinirlenip oradan bir değnek bulup -hikâye bu ya- kardeşlerine yer misin yemez misin vurmaya başlar. Sonra eve gelir bakarlar ki evde ne misafir kalmış ne damat adayı Salman!.. Bazen kendimiz veya tanıdıklarımız hakkında gelecekle ilgili ortada fol yok yumurta yokken kurduğumuz senaryoları dile getirdiğimizde hep bu hikâyedeki kız gelir aklıma...          Rumuz: "Melike"-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.