"Bu kadını evine alma!.."

A -
A +

Ben daha küçüktüm o yıllarda… Ama kapı komşumuz Nebahat Abla'nın yaşadıklarını daha dün gibi hatırlıyorum… Nebahat Abla o yıllarda moda olan bir overlok makinesi aldırmıştı mühendis kocasına… Evde hem oyalanırım hem konu komşuya orlondan eşofman yelek kazak gibi örgüler örerim niyetindeydi.
Ama makine bu bir örersin iki örersin sonra koca makineyi boş durduracak hâlin yok ya… Bu defa eşe dosta merak edenlere anlatırsın, örersin…
Böyle bir uğraşıyla Nebahat Abla kızını okula gönderdikten sonra da evde arkadaşsız kalmıyordu artık. Mahalleden bir iki kadın arkadaşı gelip gitmeye makineyi öğrenmeye başlamıştı…
Bizim karşımızda oturan ellili yaşlarda bir Hayriye Teyze vardı. Sözünü kimseden esirgemezdi. Her vara yoğa konuşurdu. Ona bu yüzden olsa gerek biraz deli gözüyle bakarlardı… Pek de sözüne kimse itibar etmezdi.
Bu Hayriye Teyze bir gün Nebahat Abla'ya dedi ki:
-Bak komşuyuz şurada. Gözünü aç… O filan kadını evine sokma!
-Niye ki?
-O kadının gözü göz değil, bak senin kocanı elinden alır bu!
-Sen ne biçim konuşuyorsun Hayriye Abla, lütfen!
-Benden söylemesi…
Hayriye Teyze’nin sözünü ettiği kadın gerçekten alımlı, güzel ve bir o kadar da cevval hareketli, biriydi… Öğretmendi, onun da bir küçük bir kızı vardı ve kocası vefat ettiği için genç yaşta dul kalmıştı. Ama bu öğretmen hanım Nebahat Abla'nın çok samimi arkadaşıydı. Ve hem overlok öğrenmeye hem sohbet etmeye her nasılsa sık gelir olmuştu...
Daha enteresanı bu sık gelmeler öğle tatillerine denk gelmeye başlamıştı. Her ne kadar kadın okuldan öğle arası ancak vakit buluyorum dese de Nebahat Abla'nın kocası Ziraat Mühendisi Suat Bey'in öğle tatili de aynı olduğu için o da evi yakın olduğu için öğle yemeğine evine geliyordu.
İşte bu aynı saatlerde denk gelmeler Nebahat Abla'nın dikkatini çekmese de karşı komşu ve güngörmüş tecrübeli Hayriye Teyze'nin dikkatini çekmişti… Onun için Nebahat Abla'yı uyarmış bu kadına dikkat et, “kocanı elinden alır” demişti.
İnsan en samimi arkadaşına öyle şey kondurabilir mi? Haliyle Hayriye Teyze'nin sözünü “deli karı, ağzı var konuşuyor” diye ciddiye bile almamıştı…
Ve kaderde yaşanacak şeyler varmış ki bu gelip gitmeler artık her gün gelip gitmeye kadar sıklaştığı hâlde Nebahat Abla etrafında dönen tehlikeyi zerre fark edememişti… DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.