“Sana bir özür borcum var...”

A -
A +
“Vilayete gidince, yeni göreve başlayan Vali, bir zamanlar kavga ettiği o Müfettiş değil mi?”   Öğrencimizin 23 Nisan konuşmasıyla ilgili olarak okul müdürümüz de aslında beni onaylamıştı: “Bana sorarsanız, en güzel bölümü orasıydı o konuşmanın” dedi ve ekledi: “Ama işte… Ara sıra ben de hâkim olamıyorum bu 'beşkardeş'e dövüyorum çocukları” diye sağ elini gösterince: “Ama yapmamanız gerekir Müdür Bey, dedim. Çünkü ben öğrencilerime, ‘Anayasamıza ve yasalarımıza göre, hiç kimseye eziyet ve işkence yapılamaz’ diyorum.” “Haklısın Erkan Bey, benim de yapmamam gerekir de, sinirime hâkim olamıyorum bazen” demişti... Neden anlattım bunları, biliyor musunuz? Turan Eren’in, Üç Dilek adlı kitabında yazdığı bir anısı yüzünden: Yazar, 1970’li yıllarda Elâzığ’da Kaymakamlığa hazırlık için “refakat stajı” yapmaktadır… Keban ilçesini teftiş eden bir müfettiş, meslektaşlarıyla birlikte yemek yerken “Bugün, tahrirat kâtibinin kafasına idare kurulu defterini öyle bir fırlattım ki, adamın ödü koptu” diye övünür. Sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemeyen stajyer Turan Eren, “Sayın ağabeyim, siz teftiş değil, darp yapmış, suç işlemişsiniz” demesin mi? Müfettiş “Sen kim oluyorsun da bunu bana söylüyorsun?” deyince “Efendim ben, sizin yanınızda refakat stajı yapan bir maiyet memuruyum. Tutum ve davranışlarınızı kendime örnek almaya çalışıyorum. Bana böyle mi örnek olacaksınız? Hakaret etmeye ne hakkınız var? Suçu varsa, hakkında soruşturma açmalıydınız. Bence teftiş, yol gösterici olmalı.” “Teftişin nasıl yapılacağını senden mi öğreneceğim?” “Benden değil ama kanunlardan öğrendiğimize uygun olarak teftiş yapmak zorundasınız.” Neyse, kavga fazla büyümeden araya girenlerce önlenir… Aradan yıllar geçer. Bir zamanların Maiyet Memuru Turan Eren, tecrübeli bir kaymakamdır artık. Yolu, memleketi Malatya’ya düşer bir gün. Vilayete gidince, yeni göreve başlayan Vali, bir zamanlar kavga ettiği o Müfettiş değil mi? Özel Kalem’e uğrayıp Vali’yi ziyaret etmek istediğini söyler. Haber verilince “Hemen gelsin” der Vali. Kapıda karşılayıp “Gel Turan’cığım, gel. Sana bir özür borcum var. Onca yıl geçti ama aklımdan çıkmadı. Elâzığ’daki tartışmamızda yerden göğe kadar haklıydın. Daha söyler söylemez hak verdim sana. Ama insandaki şu gurur, kibir var ya, orada, “Haklısın kardeşim” diyemedim. Ama hep üzülüp durdum; diyemediğim için bunu. Oh, şimdi rahatladım” diyerek sarılıp kucaklar...               Hüseyin Erkan-Em. Edebiyat Öğretmeni
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.