Çok sevmiştik birbirimizi...

A -
A +
“Gerçek dostlar yıldızlara benzer. Karanlık çökünce ilk onlar gözükür” demişler…
 
Para kazanmak için evden gurbete çıktığım ilk yer İstanbul olmuştu. Buna da abim vesile olmuştu. Bu sebeple yıllar sonra da olsa hâlâ abime dua ederim. Hem bir işe girmeme vesile olduğu için hem de parayla kıyaslanamayacak bir ortama ilk adımı atmama vesile olduğu için.
Canım abim benim.
İstanbul’un Cağaloğlu yokuşunu heyecanla nasıl çıktığımı daha dün gibi hatırlıyorum.
Serhend Kitabevi'ne girdiğimi, şimdi bile yüzündeki gülücükleri tükenmeyen Mehmet Abiyi, büyümüş olan sakalımı tıraş etmesini daha dün gibi hatırlıyorum. Mehmet Abi sanki hiç yabancı değilmişim gibi davranmıştı o ilk gün bana.
Gurbete ilk çıkanlar bilir. Koskoca İstanbul… Kimseyi tanımıyorsun… Ne olacak ne bitecek tahmin edemiyorsun... Tedirginsin…
Bu sebeple Mehmet Abi'nin candan davranışları beni o kadar rahatlatmıştı ki anlatamam. Tabii Mehmet Abi'nin bu hâli nereden aldığını öğrenmem çok zaman almayacaktı. Çocukla çocuk, gençle genç, yaşlılarla yaşlı olmak…
Miniklerin Enver Amca'sı, büyüklerin Enver Abisi… "Patron sevilmez" yargısını yıkan insan…
Merhamet timsali, büyük dava adamı, Ehl-i sünnet yolunun mihenk taşı. Cenab-ı Hak merhum Enver Abiye gani gani rahmet eylesin.
“Gerçek dostlar yıldızlara benzer. Karanlık çökünce ilk onlar gözükür...” Tarihte çokça adı geçen ve parayla anılan meşhur birisi söylemiş bu sözü…
Yıl 1990’dı sanırım. Fatih’te çalıştığım, ev aletleri imal eden iş yerinde tanımıştım onu. Düzceliydi. Uzun boyluydu güler yüzlüydü. Sarışın sayılırdı, saçları kıvırcıktı. Çok samimi olmuştuk. Öyle ki yatılı kaldığımız iş yerinde, sadece namaz, kahvaltı vb. değil her anımız beraber geçer olmuştu. Daha da ötesi ranzada, o altta ben üstte yatıyorduk. Uyumadan önce sohbetimiz hiç eksik olmuyordu. Çamaşırımızı beraber yıkar yemeğimizi beraber yerdik. Uykumuz gelene kadar konuşurduk. Hafta sonu gezmeye beraber çıkardık. İstanbul’u iyi biliyordu, beni hep o gezdirirdi... Bilgiliydi, cahil değildi. Bilemediğim daha doğrusu hiç bilmediğim yerleri, İstanbul’un en güzel yerlerini, tarihî mekânlarını camilerini gezdirirken anlatımıyla da tanıtırdı.
Gerçekten çok yakın arkadaş olmuştuk...
Biraz aykırı biriydi. İş yerinde amiri de olsa haksızlık olarak gördüğü konuda lafını esirgemezdi. Hatasını anladığında da hiç tereddüt etmeden özür dilemesini bilirdi. Çok sevmiştik birbirimizi... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.