“Çocuklar unutmuş demek ki!..”

A -
A +
“Bu iş şehirler arası yolda başıma gelse beni bekleyen tehlikeyi tahmin bile edemezdim!..”
 
 
Kapı komşumuz olduğu için birbirimize kardeşten öteydik. Bir gün dedim ki kendisine:
“Uzun yola çıkacağım. Arabamın bakımını yaptırabileceğim tanıdık bir ustan var mı?”
O yıllarda böyle lüks araçlar nerede… Dubleks lastikleri bile yeni yeni duyuyorduk. Eski lastikler şambrel idi… Dışında lastik içinde de hava ile şişirilmiş iç lastik vardı. Patladığında teker anında gümlüyordu. Dubleks lastikte bu ani gümleme riski daha azdı…
Komşumun dediği tamirciye gittim. Beni çok iyi karşıladı.
“Arabayı bırak, bakımını yapayım, yarın gelir alırsın” dedi.
Ertesi gün gittim. Parasını verip arabayı aldım. Çıkarken de sordum:
“Tekerler dubleks oldu değil mi? Uzun yola çıkacağım da...”
“Hiç merak etme sen, tamam...”
Ertesi gün, arabamın bakımını yaptırmış olmanın gönül rahatlığıyla yola çıktım. Yaklaşık bin kilometrelik bir yoldu gideceğim yer… O yıllarda duble yollar filan da yok… Bolu Tüneli filan yok…
Kazasız belasız memleketime gittim, bir hafta on gün tatilimi yapıp tekrar İstanbul’a yola çıktım… Yine o uzun mesafeyi kazasız belasız bitirdim…
İstanbul’a geldiğimin ikinci günü mü neydi… Vatan Caddesinden Edirnekapı istikametine hareket hâlindeydim. Edirnekapı’dan gelip Topkapı’ya giden yolun Vatan Caddesi üzerindeki üst geçidin hizasında “güm” diye bir ses duydum ve o anda arabanın sağ arka kısmının çöktüğünü hissettim.
Çok şükür ki hızım dönemece geldiğim için çok yavaştı. Buna rağmen acayip sarsılmıştım. Bir de zaten sağ şeritteydim.
İndim baktım ki gerçekten de arabanın sağ arka lastiği patlamıştı. Beni patlamasından çok daha fazla üzen şey ise lastiğin dubleks olmamasıydı!
Ve ben komşumun arkadaşı diye gittiğim oto tamirciye olan güven ile iki bin kilometrelik yolu bu lastik ile gidip gelmiştim. Şehirler arası yolda başıma gelse beni bekleyen tehlikeyi tahmin bile edemezdim.
Ertesi gün tamirciye gidip durumu anlattım. Pişkin pişkin “çocuklar değiştirmeyi unutmuş demek ki” dedi. Usta olmak işi çırağa yaptırmak demek değildi ki? Usta olmak çırağın yaptığını da kontrol edebilecek şekilde konuya hâkim olabilmek değil miydi?
             Rumuz: “Tusba”-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.