“Sen bunu nasıl yaptın?”

A -
A +
“Rengim o kadar atmış ki; farkına varan mübarek yüzünü çevirdi hafif tebessüm etti...”
 
Yirmi yıldır komşuluk yapmakla şeref duyduğum kıymetli bir büyüğümüzle ilgili bir hatıramı paylaşmak istiyorum. Allahü teâlâ hayırlı uzun ömürler versin. Kendisiyle birçok hatıralarımız var. Kendisi Seyyid Fehim hazretlerinin torunlarından eski Van Gevaş Müftüsü Merhum Ali ihsan Arvas’ın evladı Abdülhadi Arvas… Çok latife yapar. Sohbete başladı mı ağzından âdeta bal süzülür. Geçtiğimiz pazar günü evlatlarına “Nerede İbrahim gözükmüyor, o gelemiyorsa biz gideriz” diye bir haber almaz mıyım? O an mahcubiyetimden inanın ter bastı beni. Bir o kadar da sevindim ve mutlu oldum. Hanemizi bir evlad-ı Resul bereketlendirecek, şereflendirecek, var olsunlar. Evlatları Adnan Arvas ve Harun Arvas da teşrif ettiler.
Yine o doyumsuz sohbetleri, latifeleri birbiri ardına geliyor büyük bir haz içinde dinliyoruz.
O akşam damat Eyüp de nasipli ziyaretimize gelmişler. Derken yaşadığımız bir hatırayı anlatmaya başladı. O güzel hatıramız şöyle gelişmişti… Bir gün çalıştığım iş yerine ziyarete gelmişlerdi. O an bendeniz namazda olduğumdan karşılayamadım.
“İbrahim nerede?” diye personele soruyor. Namazda olduğumu öğrenince oturuyor; kendisine çay ikram ediliyor, bekliyor. Namazdan sonra baktım ki bekleyen Abdülhadi Arvas Efendi.
“Efendim hoş geldiniz” diyerek hürmette bulundum. Döndü bana;
“Sen bunu nasıl yaptın?” demez mi?
“Eyvah acaba ben ne yaptım?” diyerek terlemeye başladım.
“Efendim bir hatamız mı var? Elimizde olmadan bir hata mı işledik?”
O aynı ciddiyetle;
“Bak İbrahim seni çok severiz ailece ama senin yaptığını kâfir yapmaz” demez mi?
İnanın ellerim, ayaklarım tırnaklarımın ucuna kadar uyuştu o an… Kendi kendime onlarca, yüzlerce soru soruyorum, acaba ben nasıl bir kusur işledim de böyle bir tepkiyle karşılaşıyorum. Rengim o kadar atmış ki; farkına varan mübarek yüzünü çevirdi hafif tebessüm etti:
“İbrahim biraz önce sen ne yaptın?”
“Efendim namaz kıldım.”
“E Kâfir namaz kılar mı? İşte o yapmaz senin yaptığını!..”
O an öyle bir rahatlık geldi ki anlatamam. Başladık gülmeye… Kendi gülüyor ben gülüyorum, personel gülüyor.
Öyle güzel latifeydi ki… Kalktım çocuklar gibi sevindim, sarıldım. Biraz önceki ruh hâlimden kurtulmaya çalıştım bir süre… Muhabbetlerimle…
             İbrahim İnal-Üsküdar/İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.