Gazi Ahmet Amca

A -
A +
“Taş döşeli avludan ikinci kapıya doğru yürüdük... Zahide Bacı bizi buyur etti...”
 
Alışveriş yapmak amacı ile girdiğim dükkânda, mal sahibinin yanında oturan kişilerin konuşmaları ilgi­mi çekti... İstemeyerek de olsa “kulak misafiri” ol­dum... Üzerine yerli dokuma bir secca­de atılmış tahta sandalye­de oturan ak saçlı, sakallı saygıdeğer bir görünümü olan kişi, birisinden bahse­diyordu:
“Maşallah yaşı da doksanı buldu...”
Aynı şekilde diğer sandalyede oturan da ona cevap veriyor­du:
“Ne doksanı? Biz ya­şadık yetmişi... Ahmet Emminin yaşı, yüzden aşağı değildir...”
Mal sahibinden fiyat öğren­mek amacıyla ileri yaklaştım... Konuşulanlardan fırsat bulursam bu Ahmet Emminin kim olduğunu öğrenecektim. Eh o fırsat da patronun beni davet etmesiyle çıktı işte:
-Buyur otur!
Hemen en yakın san­dalyeye oturup konuşmaları dinlemeye başladım... Karşılıklı konuşmalar epey sürdü... Ben hep din­ledim... Adı geçen yer isimlerini bir araya getir­diğimde, Ahmet Emminin Yeşilyurt ilçesinde yaşa­yan Gazi Ahmet Uğurcan olduğunu öğrendim... Bu kadar bilgi benim için yeterli idi... Hemen ertesi gün atladım otobüse Yeşilyurt’a geldim... Kış günü, hava oldukça so­ğuk, sokaklar buzla kaplı idi... Evlerin saçak­larından sarkan bir metre sarkıtların sivri uçlarından sakınarak cemaatin kalabalık olduğu caminin önüne geldim... Cemaatten tanıdıklarım vardı... Namazdan sonra tanışlara sordum:
-Gazi Ahmet Uğurcan’ın evi nerede? Bana kim yardım edecek?
-O çok yaşlı... Yüz yaşın­da vardır... Epey zamandan beri de dışarıya çıkamıyor, dediler...
Biri düştü önüme:
“Bunlara Avcıgil de derler. Doğru yüz yaşında var maşallah... Aklı fikri ye­rinde."
“Uzun zaman esir kalmış.”
“Doğrudur... Onun ba­şından geçenleri burada yaşlı-genç herkes bilir.”
Konuşa konuşa Gazi Ahmet Emminin evine geldik. Aralıklardan avlunun içi gözüken tahta kapının sürgüsünü açan kadına, arkadaş sordu:
“Zahide Bacı, Ahmet Emmi nasıl? Malat­ya’dan bir misafirimiz var bak.”
Taş döşeli avludan ikinci kapıya doğru yürüdük... Hemen öne geçen Zahide Bacı:
"Buyurun gardaşım” deyip kapıyı açtı... İçeri girdik...
Arkadaşım, somyada yatak içerisinde oturur durumunda olan Ahmet Emminin elini öp­tü... Ben de öptüm... Elleri hafif soğuktu... Ama ev de biraz so­ğuktu... Zahide Bacı “Hemen şimdi yaka­rım” diyerek daha önce­den doldurduğu sobanın önündeki kâğıtları benzinli muhtar çakmağı ile tutuşturdu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.