O silahını çıkartmamıştı

A -
A +
 “Karımın içeride mutfakta olduğunu düşünerek, hemen fırladım, ardından seslendim.”   Bela gelmiş çatmıştı işte… Karımla oğlum korkudan bir köşeye büzülmüş, tir tir titriyorlardı. Mecbur kaldım, açtım kapıyı: “Gecenin bu saati ne istiyorsunuz!” Dimitri'nin bir elinde gemici feneri, diğer elinde de kocaman bir sepet vardı. İçeri girdiler. Askerin biri ilk olarak elimdeki silahımı aldı. Dimitri, elindeki feneri iskemlenin üzerine koydu. Sepeti de ortalık bir yere yerleştirirken yılışık yılışık konuşmaya başladı: “Yusuf, seni herkes sever. Biz de severiz. İnsan misafirini böyle mi karşılar? Şöyle oturalım da birer kahveni içelim dedik ne var bunda?” Evde kahvemiz yoktu. Karım ile çocuğum mutfağa girmişlerdi. Ben öfkeden sinirlerim gerilmiş, şekerim çıkmış ağzım kurumuştu… Dilim dişim kilitlenmiş hiçbir şey diyemiyordum. “Evde kahve yoktur!" bile diyemiyordum. Dimitri ve yüzbaşı göz göze bakıştılar. Ne yapmak istediklerini az çok tahmin ediyordum... Ama önce beni öldürmeleri gerekirdi. Ben ölmeden namusumuza el sürdürtmeyecektim... Dimitri biraz sonra kalktı, sepeti alıp içindekileri çıkartmaya başladı. Şarap şişelerini masaya dizdi. Zıkkımlanmak için yanlarında meze de getirmişlerdi… Dimitri bana doğru gelip koluma girdi. Kapıya doğru yürüdük. Sanki benim dostummuş gibi mırıltı ile söyledi: “Yusuf beni mahcup etme! Bunlar şimdi senin misafirlerin. O güzel karına da söyle, bir aksilik çıkartmasın. Güzel güzel hizmet etsin. Ben birazdan geleceğim. Bak kötü davranırsanız, sizin için iyi olmaz. Ona göre!” Bu bir yandan tehdit bir yandan başımıza nelerin geleceğinin işaretiydi… Dimitri çekip gitti. Askerler silahlarını çıkarıp astılar. Her birinin ağzı kulaklarına varıyordu... Bir tanesi mutfağa gidip bardak almak istedi. Karımın içeride mutfakta olduğunu düşünerek, hemen fırladım, ardından seslendim: “Ne istiyorsun?” “Bardak alacağım içeriden.” “Tamam, ben veririm. Bekle bir dakika!" İçeri geçip istemeyerek de olsa getirdim bardakları... Odanın ortasına oturdular. Yüzbaşı kerevette oturuyor, durmadan sigara içiyor, elindeki kamçısı ile çizmesine vurup ıslık çalıyordu... Aklından binbir türlü hainliğin geçtiği, gözlerinin etrafta fır dönmesinden belliydi. O silahını çıkartmamıştı... Erlerden biri yüzbaşının şarabını ve mezelerini yanına getirip koydu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.