Kocam hayatta olsaydı da...

A -
A +
 “Kocam hayatta olsaydı da arada bir kavga etseydik bağırıp kızıp birkaç gün dargın dursaydık!...”
 
 
Babam, üç kez gitmiş dedemlerin kapısına. Üçünde de o kapı suratına çarpılmış. Bakmış yolu yok; e sevenin önünde dağ dayanmaz, derler.
Kafa kafaya verip kaçmışlar İstanbul’a. Babam önce inşaatlarda amelelik yapmış ama annem bana gebe kalınca masraf üstüne masraf ekleniyor.
Geceleri de otogarda hamallığa gider olmuş babam. Topkapı otogarından yükleri yüklenmiş bir gün, Cerrahpaşa önünde nefes alacakken acile hasta yetiştiren bir ambulans fark etmemiş babamı. Sırtında yük tabii, hastane önünde çömelmiş duruyor bir anlık nefes için. Ambulans ezip geçmiş. Hastane önüdür doktorlar hemen yanı başında şanslıymış diyenler oluyor hikâyeyi bitirmemi bekleyemeyenler arasında. Ama ecel şans falan dinler mi? Vadesi dolmuş muhakkak ki emaneti orada teslim etmiş...
Ben daha 3 aylık bir süt kuzusu. İsmet Amca kol kanat germiş kimi kimsesi olmayan anama ve bana. Bazen mahallenin hanımları eşleriyle avaz avaz kavga ederdi. Sesleri geceyi delerdi yani. Sabah olup dükkâna geldiklerinde annemle dertleşmek için, annem onlara hep aynı şeyi söylerdi:
“Kocam hayatta olsaydı da ara sıra kavga etseydik bağırıp kızıp birkaç gün konuşmasaydık. Sonra bilirdim elinde iki ekmekle gelirdi. Filede bir de kırmızı gül. Ben de en sevdiği yemekleri, lahana sarması ile tarhana çorbası pişirirdim. Ölüler çıkamıyor ki mezardan” der kadınları sakinleştirir yollardı evlerine.
Gel zaman git zaman, elinden tutan bir yetimle dünyaya yetişmeye çalıştı işte annem. Okullu oldum, önlük-yaka vs. gerekti. Alacak kadar para yok. Terzilikten kazandığını o gün bulup o gün yiyoruz. “Ben dikerim yahu” diye düşünmüş olacak ki çok şükür de dikti. O günden sonra her türlü kıyafetimi annem dikiverdi. Ben yetimim annem dul ama nihayetinde terzi kadın. Civar sokaklarda başka yetimler de vardı. Anaları çalışmak nedir bilmez. Evden dışarı pazara gitmeyi bilmeyen garibanlar. Çocukların üst baş öyle perişan ki. Onun bunun eskimiş sökülmüş kıyafetleri. Annem görüp içlenip ağlardı.

Bir gün bana etekleri pileli, omuzdan askılı ama askıları sırttan çapraz geliyor; saten kendinden çiçekli, model olsun diye de dükkânın camına “gelen geçen görsün” diye astığı bir kıyafet vardı. Beni de güç bela ikna etmişti. Giymek için can atıyorum çünkü. O gün, yetimlerden birisi dükkânın önünden geçerken elbiseyi görünce melul melul bakakalmış kıyafete... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.