Keklik yerine çekiç sesi...

A -
A +
Doğayı korumak isteyenler gelsinler de keklik sesi yerine çekiç, keser, korna sesi dinlesinler...
 
Henüz plastik toplar ortada olmadığından ineklerin kıllarını tarar, elde ettiğimiz kılları ılık suyla ovarak bir top yapar, üzerine basmaya kıyamadığımız halı gibi yeşilliğinde karşılıklı iki takım olur birbirine vurkaç oyunu oynardık. Zaman yerinde saymıyor. Devirler değiştiği gibi mevsimler de kısa oluyor. Ninem de diğer yaylacılar gibi eylülde çadırlarını söker, evimize dönerdik. Kulaklarımızda baki kalan keklik sesleri, kurt ulumaları hâlâ yankısını taşırdı...
Bir keresinde ninemin çadırına yakın bir yerde on sekiz yumurtalı bir keklik yuvası bulmuştum. Yumurtadan çıkıp gitmişlerdi.
Bugün mü?
Tam orada koca bir beton heyula var. O zaman Tarsus-Ankara kara yolu diye bir şey yoktu. Çadırlar hayvanlarla taşınırdı. Daha sonra iyi bir gelişme olarak Adana-Ankara kara yolu buradan geçti. Önce birkaç lokanta, daha sonra da o yaylanın tadını bizden daha iyi takdir eden fırsatçı Adana-Tarsus zenginleri burada arsa alarak ev yapmaya başladılar.
Eski bir sevgilisi olarak çok üzüldüm. Gerekli yerlere müracaat ederek doğal olarak suyu eksik olmayan bu güzelim yere bir gölet yapılmasını söyledim. Çünkü fizik olarak sanki koskoca bir tekne gibi pek az bir masrafla bir gölet yapılmasını, bunu o havaliye bir mesire yeri olacağı gibi orman yangınlarına da bir depo vazifesi göreceğini ısrarla dile getirdiğim halde kimse umursamadı.
İlk şikâyetim belediye başkanına oldu. Bilmediğim anlayamadığım bir sebeple buranın talan edilmesine göz yumuldu. Bu üzüntümü dile getiren yazılarımdan birkaçı gazetenizde yayınlandı. Sağ olsunlar ama okuyan bile olmadığı kanaatindeyim. Eğer olsaydı o yazılara mercilerden bir cevap gelirdi. Doğayı koruma diye bir resmiyet var ama bilemiyorum doğanın neresi korunuyor? Çok güzel bir doğa, yaylacılarca talan ettirilirken bu doğa savunucularından resmî makamlardan hiçbir ses çıkmadı. Dilekçe vermediğim makam kalmadı. Orası evlerle doldu. Sular kurutuldu, çayırlar harap edildi. Keklik yuvaları mesken yapıldı. Hiç kimsenin umurunda değil. Keklik seslerine kulak tıkadılar. O efsunlu havayı teneffüs etmediler. Doğayı koruma bir “şablon” gibi resmî dairelerde yazılı duruyor. Gelsinler de keklik sesi yerine çekiç, keser, korna sesi dinlesinler artık...

          Hüseyin Hilmi Levent-Gülnar

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.