Aracın markasını bile sordum!..

A -
A +
 “Gene bir İstanbul toplantısında Enver Ağabey'e araba alma düşüncesini arz ettim...”
 
Evet İstanbul’a geldiğimde Enver Ağabey'e danışmış ve ticari hayatı bırakıp muhasebeciliğe başlamıştım… Danışmamın mükâfatını da görmüştüm. Derken 1983 senesine geldiğimizde şöyle bir gelişme oldu. Defterlerini tuttuğum mükellefler “sana aramızda karz-ı hasen (borç) verelim bir araba al” demeye başladılar. Muhasebe defterlerini, mükelleflerin iş yerlerinde tutuyordum. Kendi imkânlarımla iş yerlerini dolaşmak tabii ki zor oluyordu. Dolayısıyla mükellefler de bu durumu bildikleri için “karz-ı hasen vererek sana bir araba alalım” dediler. Ben de “bir düşüneyim” dedim.
Gene bir İstanbul toplantısında, Allahü teâlâ rahmet eylesin Enver Ağabey'e mükelleflerin bu araba alma düşüncesini arz ettim. Enver Ağabey:
“İyi olur, hem hizmetlerde de kullanırsın” dedi.
“Arabanın markası ne olsun, efendim?” diye de arz ettim.
"Murat olsun, rahat arabadır” dediler.
İlimize döndüm. Tuttuğum defter sayım, hamd olsun 20’yi geçmişti. Yani 20 ayrı iş yerine uğrayıp defter yazıyordum.
Bir iş yerine uğradığım günlerden biriydi. İşletme sahibi:
“Arabaya karar verdin mi?” dedi.
“Verdim, inşallah Murat” dedim.
İşletmeci “Renault daha kemiklidir, dayanıklıdır. Hem sonra ikinci elin fiyatı daha uygundur” dedi.
O sırada çalışma yaptığım fabrika yazıhanesinin kapısı açıldı, ayaküstü araba pazarlayan Ali isimli, Cip lakaplı; benim de şahsen tanıdığım Cip Ali içeri girdi.
"Ağalar bir steyşın Renault var, temiz. Modeli çok eski değil. Uygun fiyata veririm” deyince, işletmeci Patron;
“Sait Bey kısmetin ayağına geldi. Fırsatı kaçırma!” dedi.
“Murat markada kararlıyım. Hem de sıfır km düşünüyorum” dedim.
CİP Ali “Ağalar! Sait Bey, ata binmek istiyor, siz onu katıra bindirmek istiyorsunuz. Hem de sıfır alması da ayrıca akıllılık. Sait Bey hayırlı olsun!” dedi.
Enver Ağabey'in söylediğini, işinin ehli bir kişi de tasdik etmiş oluyordu. Neyse, o araba çok bereketli oldu. Hizmetlerde de kullandık.
Sonra, 1992’de İstanbul’a taşınmamızda arabayı ilimizdeki büroya devrettik. Sormanın, istişarenin bereketiyle bu araba hem ilimizde işimi yaparken, hem hizmetlerde kullanırken çok faydalı oldu…
Atalarımız ne demiş: “Danışan dağlar aşmış, danışmayan düz ovada şaşmış...”
         Sait Yolaçan-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.