Gardiyan

A -
A +
“Koca Yusuf musun mübarek? Bıyıklar burma, omuzları geniş pazıları sırım gibi bir adam...”
 
Hiç unutamadığım bir hatıram var o günlerden… Henüz bisiklet dağıtmadan önceydi galiba… Kupon karşılığı kitap verdiğimiz dönemlerdi… Hassa’daki mahpushaneye de bir gazete götürüyordum. Çok ünlü bir turizm firmasının yetkililerinden birinin orada mahkûm olduğunu söylüyorlardı. Ve gazetemize abone olduğunu ona gazete gideceği söylenmişti…
Bizim için gazete alan kim olursa oraya giderdik… Türkiye gazetesinin sloganı “Huzur Veren Gazete” değil miydi? Biz sadece kendimiz mi huzurlu olacaktık?
Bu duygularla Hassa hapishanesine de gazete götürmeye başladım. Orada bir gardiyan vardı… Adı Emin olmalıydı geçmiş gün… Fakat Allah boy vermiş ki iki metre… Koca Yusuf musun mübarek? Bıyıkları burma, omuzları geniş pazıları sırım gibi… Çam yarması gibi bir adam…
Sesini duyunca korkarsınız… Gözleri çakmak çakmak… Hani derler ya “kalıbının adımı mı?” Bu tam adamı adamım… Gören şöyle bir ürküyor “devle mi karşılaştım ne?" diye…
Sesini ve bakışını gören tırsıyor “acaba bir kusur mu ettim?” der gibi…
Hapishanede de herkes çekiniyor… Bir kere “heyt” dedim mi bırakın mahkûmları diğer meslektaşları bile tırsıyor… Hoyrat mı hoyrat biri… Ne sağı belli ne solu?
Ondan daha feci olanı “şüyuu vukuundan beter” dedikleri gibiydi. Yani onun çok acımasız, astığı astık kestiği kestik biri olduğu söyleniyordu herkesçe… E delikanlıyız, genciz, tecrübesiziz… Biz de çekiniyorduk kendisinden… Hadi daha açık söyleyelim korkuyorduk…
Gazeteyi abonenin ismini söyleyerek kendisine teslim ediyordum. Nereden bilebilirim aldığı gazeteyi ilkin kendisinin okuduğunu…
Bizim insan azmanı Emin Gardiyan şöyle sayfaları evirip çevirirken takılmış Bizim Sayfa’ya… Okuduğu satırlarda evliya ruhaniyeti var… Mübarek isimler var… Yüce Allah’ın ismi celili var… Cenab-ı Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) mübarek hadis-i şerifleri var… Ehl-i sünnet itikadının temelleri var, damla damla damlıyor gözlerden gönüllere…
Ertesi gün gazete geldiğinde ben söylemeden gelip elimden alışından anlamalıydım…
Daha ben söylemeden “tamam getir getir” deyince fark etmeliydim…
Bir gün beş gün derken Emin Gardiyan'ın benim yolumu gözler olduğunu fark ettim. Çünkü artık içeri girdiğimde “Nerede kaldın aslanım?” diyordu… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.