Ben de onlar kadar akıllıyım!..

A -
A +
 “Kaldı ki bu insanların yaşayışını zaten inancımız da kültürümüz de böyle istiyor…”
 
 
Fransa’ya 1971’de geldim ama benim gelişim biraz farklı oldu. Bizim Türkiye’de rahmetli ağabeyimle birlikte 40-50 kişi çalıştırdığımız bir firmaya sahiptik. Ben askerden yeni gelmiştim. Bir yaz tatilinde “Fransa’ya gideyim” dedim. Bizimle çalışırken Fransa’ya işçi giden insanlar olmuştu. “Bir gideyim göreyim Fransa’yı'' diyerek geldim. Burayı beğendim. Çalışma şartlarını beğendim. Fransızcayı da çabuk öğrendim.
En önemlisi de Türkiye ile buradaki hayatı mukayese ettim. Türkiye’de insanlar bizim dönemimizde ve genel olarak evden çıktığı zaman sadece kendini düşünen ve kendine göre hayat kurmaya çalışan bir mantıkla evden ayrılıyordu. Biraz daha somutlaştırırsam örneği, üreten üretimden nasıl kasacağını, satan satarken nasıl fazla kazanacağını, elinde kalan çürük çarık varsa nasıl elinden çıkaracağını filan düşünüyordu. Buraya geldim bu anlayışın aksini gördüm... Üretici ben nasıl daha sağlam ve kaliteli üretirim de tercih sebebi olurumu düşünüyordu. Burada insanlar birbirinin saflığından yararlanma kolaycılığı yerine birbirine önem veren ve kendini tercih etmelerine yönelik bir çalışma içerisindeydi. Bunu görünce kendi kendime dedim ki:
“Ben bu insanlardan daha az akıllı değilim. En az bunlar kadar akıllıyım. Kaldı ki bu insanların yaşayışını zaten inancımız da kültürümüz de böyle istiyor…
Ve 1974 yılında burada bir inşaat firması kurdum. Bu firma 1991’e kadar devam etti. 1991’de bu firmayı Bayburt şirketi hâline getirdim. Ardından Kevser Butik’i açtım. Selam’a ortak oldum. Hollanda'da bir ticarete girdim filan… Bunlar ticari yönler.
Bir de sosyal yönden burada aktif bir görev üstlendim… 1974’te işçi cemiyeti başkanı oldum. Zaten bir tek cemiyet vardı o zaman. Fransızca bildiğim ve insanlara fahri anlamda yardımcı olduğum için gurbetçilerimiz beni zorla getirip başkan yaptılar. O zaman Türk Başkonsolosluğunu da yeni açmıştık. Hatta o sene Kıbrıs Barış Harekâtı yapılmıştı ve biz de bu çıkarma münasebetiyle yürüyüş yapmıştık Avrupa Konseyi önüne.
Barış Harekâtı olunca Yunanlılar bir yürüyüş yapmıştı. Bunun üzerine prefektörlüğe, yani valiliğe ben de bir dilekçe yazdım. Dedim ki, yürüyüş yapmak istiyoruz.
Bize dediler ki:
-Yürüyemezsiniz…
-Nasıl yürüyemeyiz, Yunanlılar yürüdü ya… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.