“Sen ne çiziyorsun bakayım?”

A -
A +
 “Allah’ım babam varsa onu görmeyi nasip et… Benim de bir ailem olsun bu dünyada...”
 
 
Kartal Yakacık yurdunda kaldığım yıllardı… Yine sahipsizliğin, kimsesizliğin ve sınıfta ötekileştirilmiş olmanın ezikliğiyle dalmışım uzaklara…
Elimde bir kalem, önümde defter… Öğretmenimiz anlatıyor bir şeyler… Ama ben sadece kendimi dinliyorum… O çocuk kalbimle yalvarıyorum içimden:
“Allah’ım, güzel Allah’ım… Annem varsa onu bulmamı nasip et bana ne olur… Ne olur güzel Allah’ım babam varsa onu görmeyi nasip et… Benim de bir ailem olsun bu dünyada ne olur… Beni evlerine alsınlar… Ben de evden geleyim bu sıralara… Benim de ödevime baksınlar… Ben de öğretmenlerimin saçını okşadığı çocuklardan olayım ne olur…”
Şimdiyi bilmiyorum ama o yıllarda normal öğrencilerin arasında "yurt çocuğu" olmak bir ayrı ruh işkencesiydi bizim için… Bir kahrolmuşluk duygusu yaşatıyordu insana… Ben yurt öğrencileri arasında daha da yalnızlık hatta yapayalnızlık duygusu yaşıyordum. Çünkü benim hiç kimsem yoktu…
Elimde kâğıt kalem, minik çehreler yapıyorum… Gözyaşı damlaları damlıyordu kenarlarından… Bir anne resmi çiziyorum… Bir baba resmi… Çizdiğim resimlerin görselliğini kimse bilmiyor… Ben sadece kendi duygularımı kendim resmediyorum o kadar…
Bir ara nasıl olduysa çizgiler minik elimde karikatürleşmeye başladı… Kalem elimin altında kâğıdın üstünde güzel ritmik hareketler yapıyordu… Yalnızlığıma arkadaş olurcasına kırılıveriyordu gamzeler… Sonra gülümseme motifleri… Ağlayan adam… Kaş çatan… Ağız açan…
Farkında bile olmadan kendime kendi kalemimle eğlence bulmuştum minik kalbime…
Gazete kâğıtlarında hemen her gün boy gösteren dönemin siyasi liderlerinin resimlerini çizmeye heveslenmiştim. Baktım onların karikatürlerini de yapmışlar… Ama çok kolay geldi bana… O çizgileri kopyalamaya başladım…
Kendi çizdiklerim hoşuma mı gidiyordu ne? Bir daha çizmek, çizdiğimi şöyle kendim görüp beğenmek beni farkında olmadan kendi dünyama çekiyordu…
Herkes teneffüste oyun derdinde iken ben elime geçirdiğim kâğıt parçacıklarına karikatürlerimi kondurma sevdasındaydım…
Ta ki o güne kadar…  O gün çok mu dalmışım bilmiyorum? Başıma gelen ve beni tepemde izleyen gözün farkında bile değildim… Bir meraklı ses duydum yalnızlığın sessizliğinde iken…

-Demirhan ne çiziyorsun sen? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.