Delikanlılığa yakışır mı?

A -
A +
“Bu yaşa geldim hâlâ çay paramı bile küçük biraderimden alıyorum utana sıkıla...”
 
Günleri değil yılları tüketmişti. Su gibi akıp giden yıllarla birlikte umutlarını da yavaş yavaş yitirmeye başlamıştı:
“Yolun yarısını belki de yarısından fazlasını tükettim ama hâlâ bir baltaya sap olamadım. Hangi işe el attıysam hep elime yüzüme bulaştırdım. Ben ne kadar beceriksiz ve talihsiz adamım. Herkes, tüm dostlarım arkadaşlarım iyi veya kötü bir iş sahibi oldular yuva kurdular ben hâlâ evlenemedim, hâlâ bekârım. Ne işim var ne yuvam? Benden ne köy oldu ne kasaba. Olacağa da pek benzemiyor. Annem babam bile beni sırtlarında taşımaktan bıktı. Bu yaşa geldim hâlâ çay paramı bile küçük biraderimden alıyorum utana sıkıla. Küçük kardeşinden cep harçlığı almak; olacak şey mi bu? Bu delikanlılığa sığar mı? Küçük biraderimin bile evlenecek yaşa gelmiş oğlu var. Yarın bir gün kardeşimin oğlu evlenirse ne diyecek? “Amcam hâlâ neden evlenmedi? Kazık kadar adam olmuş hâlâ dedemlerin ninemlerin babamızın eline bakıyor” demez mi?”
Bir müddet kendi kendine söylendi durdu böyle. Zamanın su gibi akıp gittiğini gayet iyi biliyordu. Zaman hep onun aleyhine işliyordu. Ama yapabileceği fazlaca bir şey olmadığını o da biliyordu. Niye? Çünkü çalmadık kapı bırakmamıştı ama tüm kapılar nedense hep suratına kapanmıştı:
“Bir insanda önce şans olacak şans… Bendeki de şans işte… Daha düne kadar benimle sohbet muhabbet eden ama bugün her biri bir yere gelen arkadaşlarım benden daha çok mu akıllı? Yoksa ben mi geri zekâlıyım? Yo, hayır hayır sanmıyorum. Bendeki bu şanssızlık onlarda olsaydı herhâlde onlar benim kadar bile dayanamazlardı.”
Sonra içten içe sevdiği ama bir türlü duygularını dile getirip de yuva kuramadığı kurmaya cesaret edemediği kızlar geldi aklına...
“Hepsi çok güzel ve özel kızlardı. Hiçbirinin hakkını yiyemem. Hepsi beni çok seviyordu sayıyordu ama benim kendime sevgim ve saygım yoktu ki… Kendine bakamayan ben onlara nasıl bakacaktım? Parasız evsiz işsiz bir birliktelik nereye kadar sürecekti? İki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş boş laflar bunlar boş laflar, geçeceksin. Ben kendim hep alçak sürünme yapıyorum, dolayısıyla kendimle birlikte evleneceğim kızın da sürünmesine kalbim nasıl dayanacaktı?” dedi.
Yorulmuştu sıkılmıştı bunalmıştı bu hayattan. Eğer inançlı birisi olmasa çoktan yaşamaya son verecekti ama “Rabbime nasıl hesap veririm?” diyordu. DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.