“Mert bir kızmışsın, helal olsun”

A -
A +
“Aslında sen sevgilerin en büyüğüne layıkmışsın. Helal olsun sana helal olsun, delikanlı kızmışsın..."     “Bu dünyam zindan oldu bari öbür dünyamı da zindana çevirmeyeyim” düşüncesi her seferinde bu düşüncesinden vazgeçmesine sebep olmuştu. Ne var ki Dilek’i hiçbir zaman unutmamıştı. Dilek’in ayrıldıkları gün söylediği sözler o günden beri beyninde yankılanır olmuştu: “Benim zenginliğim ikimize de yeter! Sen benim gönlümü zengin et yeter! Seni seviyorum Alper; bunu hâlâ anlayamadın mı? Gözlerimdeki mutluluğu görmüyor musun? Yoksa sen kör müsün? Seninle evlenmek istiyorum!” Alper hasretin verdiği acıyla yüzünü buruşturdu. Gülümsemeye çalıştı: “Ah Dilek ah!” dedi. “Bir bilsen, bir bilebilsen sensiz yaşamak ne denli acı veriyor bana? Senden ayrılmak demek yaşarken mezara girmek demekti. Ama ne yapabilirdim? Senin bir elin yağda bir elin balda... Dadıların ninnileri ile büyümüşsün. Belki yanında bir ömür boyu mutlu mesut yaşayacaktım. Ama o zaman benim kendime olan saygım bitecekti Dilek, kendime olan saygım bitecekti. Kim bilir sen vurmasan bile senin arkadaşların, akrabaların veya benim arkadaşlarım bana gönül avcısı, fırsat düşkünü damgası vuracaklardı” dedi… Dilek ile ayrılalı aradan belki de 15 sene geçmişti. Bir daha da birbirlerini hiç arayıp sormamışlardı. Gülümsedi, yorgun birkaç kahkaha daha attı. Kalbinin kanadığı her hâlinden belli oluyordu ama o şaşkınlık ve çaresizlikten zoraki kahkaha atmaya çalışıyordu mırıldanırken: “Ah Dilek ah! Kendine yazık ettin. Bu devirde senin gibi seven kadın kaldı mı? Benden ayrıldıktan sonra evlenmemekte niye bu kadar ısrar ettin? Aslında sen sevgilerin, aşkların en büyüğüne, en görkemlisine layıkmışsın. Helal olsun sana helal olsun, delikanlı kızmışsın. Bu aşka, senin sevgine layık olamayan asıl benim ben. Ama bu gururu inadı daha fazla sürdürmenin hiçbir anlamı yok. Benim yüzümden mutluluğa aç yaşamana dayanamayacağım. Artık benim de sensizliğe ve yoksulluğa dayanacak gücüm kalmadı. Hasretin yedi bitirdi beni. Şunun şurasında ne kadarcık ömrüm kaldı ki? Artık hep böyle yaşamak istemiyorum. Ruhumu bedenimi dinlendirmek istiyorum. Gülmek güldürmek istiyorum. Sana kavuşmak istiyorum Dilek! Son treni kaçırmadan mutluluğu yakalamak istiyorum...'' Büyük bir heyecan içerisinde elindeki telefon tuşlarına dokunmaya başladı...

              “Nöbetçi Şair”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.