En öndeki sağ koltuk...

A -
A +
“Görüyorsun abi bak koridor bile dolu. Sen bu hâlde İzmir’e kadar nasıl gideceksin?”
 
 
Bayram öncesiydi. Otobüsler hıncahınç doluydu. Herkes bir formül bulup memleketine gitmek için her türlü sıkıntıya razıydı. O yıllarda şimdiki gibi uçak bileti almak her babayiğidin harcı değildi. İnsanlar otobüs bileti bulduğunda kendini bahtiyar hissediyordu. Böyle bayram haftasında ise biletler karaborsaya düşerdi. Ek seferler bile anında dolup taşar yolcular otobüsün koridorunda dahi yolculuk etmeye razı olduğu hâlde koridorlarda iskemlelerde oturmaya bile yer kalmazdı.
E şimdi ben ne yapacaktım? Bu otobüse mutlaka ama mutlaka binmeliydim. Muavin almak istemiyordu. “Yer yok abicim, yer yok!” diyordu.
O an muavinin iki dudağı arasındaydı yolculuğum. Gözümü gözlerine diktim. Yalvar yakar ricada bulundum:
“Bir kişiyim kardeşim, valizim filan da yok. Şurada bir kişi… Ne olur idare et beni… Haydi kırma bak…”
Bu şekilde rica minnet çok ısrarcı olunca “gel bakalım” diyerek kolumdan asıldı çekti yukarıya… Böylesine rica minnet binebildim otobüse. Muavin haklılığını ispat etmek ister gibi koridoru gösterdi:
“Görüyorsun abi bak koridor bile dolu. Sen bu hâlde İzmir’e kadar nasıl gideceksin?”
Muavin haklıydı; bu şekilde âdeta tek ayaküstünde üç yüz kilometre yol gidebilmek mümkün değildi. Belki yolda inecek yolcu vardır inen olursa kendime oturacak bir koltuk bulabilirim diye ümit ediyordum.
Bu son otobüsü de kaçırırsam ancak bayram günü İzmir’e gidebilecektim. Oysa benim bugün İzmir’de olmam gerekiyordu. Muavin cin gibi çocuk:
“Abi benim sırtımda gitmeyeceksin, ben sizler için üzülüyorum. Haberin olsun ilk yolcu ta Uşak’ta inecek!”
Muavin bu sözle sanki suratıma okkalı bir tokat atmıştı. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Uşak neresi Kütahya neresi?
“160 kilometrelik yol, yandın oğlum Murat yandın. Bu sıcakta bu sıkışıklıkta bu kadar uzun yol çekilir mi?” dedim.
Bir müddet, yaklaşık kırk beş dakika kadar ayakta yolculuk ettikten sonra gözlerim otobüsün en önündeki sağ koltuğa takılıverdi. Aman Allah’ım bir koltuk bomboştu ve âdeta bana gel otur diye davetiye çıkarıyordu.
Hemen muavini çağırıp “Sen bana boş yer yok demiştin ama en ön koltukta sağ tarafta bir boş koltuk var!”
Muavinin cevabı:
“Abi o koltukta bir bayan oturuyor. Yanındaki boş koltuğun ücretini de ödemiş durumda. Yani senin tahmin ettiğin gibi aslında o koltuk boş değil bir sahibi var. O koltuk o bayanın, seni oraya oturtamam!” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.