“Gürkan yavrum, iyi misin?..”

A -
A +
“Arazi aracının içinde sıkışan Gürkan Bey'in bakışı yalvarır gibiydi, gurur-kibir kalmamıştı...”
 
 
Akşam alaca karanlıkta tarladan dönerken şose kenarından gelen iniltiyle aşağı bakan ve arazi aracının şarampole yuvarlandığını görüp yardıma koşan, yaralının da Doktor Gürkan Bey olduğunu fark eden Osman Amca onu büyük bir gayretle araçtan çıkartıp düz bir zemine yatırmış, hafif yağmur çiselerken ıslanmaması için üzerine de paltosunu çıkarıp örtmüştü. Osman Amcanın paltosu hâlâ o eski paltoydu. Fakir değildi ama kızının ve torununun bakımı da kendi üzerine kaldığı için daha dikkatli harcama yapmak zorundaydı. Bunun için yeni bir palto almayı gereksiz buluyordu.
Kendini çalışmak zorunda hissediyor, sabah erken vakitte gittiği tarladan akşam olmadan gelmiyordu.
Osman Amca yine bir akşam vakti tarladan eve dönerken ıssızların ıssızı yolun kenarında bir inleme sesi duydu. Durdu, dinledi. Evet, bir insan sesiydi bu… Acı çeken bir insan sesi.
Küçük bir uçurumu andıran şarampole baktığında, doktorun birçok takla attıktan sonra bir çalı yığınına takılan beyaz arazi aracını gördü. Nefes darlığına ve ihtiyarlığına rağmen kendinden beklenmeyen bir çeviklikle arabanın yanına indi.
Henüz alaca karanlıkta, direksiyonla koltuk arasına sıkışan doktoru fark etti. Doktor Gürkan Bey'in başı kanamaktaydı ve bu kan avladığı keklikleri koyduğu poşetin içine damlıyor kekliklerin kanına karışıyordu.
Gürkan Beyin bakışı yalvarır gibiydi. Bu kaza birdenbire gururu-kibri silivermişti... Osman Amca bir an doktorun çocukluğundaki o saf hâlini gördü bu çehrede.
Kapıyı açtı ve kucakladığı yaralıyı düz bir yere yatırdı... Bir baba şefkatiyle sordu:
-Gürkan yavrum, iyi misin?
"Yavrum" lafı bu sefer Gürkan Beye, gözlerini nemlendirecek kadar etki etmiş, anlamlı gelmişti:
Güçlükle cevap verdi:
“Acıyan bir yerim yok... Osman Amca... Ellerim, ayaklarım nerede?”
Boynundan aşağısı felç olan doktorun hâli çok acıydı. Osman Amca ilk yardım çantasından çıkardığı malzemeyle şakaklarından aşağı akan kanı durdurmaya, silmeye çalıştı. Bundan sonra yapacağı tek şey vardı; şehre inip ambulans çağırmak. Bu arada belli belirsiz bir yağmur çiseliyordu...
Osman Amca daha da eskiyen paltosunu çıkararak doktorun üzerine serdi. Doktor, üzerine örtülen paltoyu ne eliyle, ne de diliyle reddedecek güce sahip değildi artık...

          A. Mahir Pekşen

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.