“Kim bu sevdiğin anlatsana!”

A -
A +
“Bir ara sözlerini dinlemeyi bırakmış onun hâline hayran hayran bakmaya başlamıştım”
 
 
Bir zamanlar herkes gibi ben de hayalimin peşinden koşuyordum. Dünya hırsıyla doluydu içim. Arzuladığım geleceği elde etmek için maddi manevi ne gücüm varsa harcıyordum. Bir gün dünyamın içerisine bir konuk geldi. Başmisafirmiş, hürmet edilesi, sonradan anlayacağım.
Beni mıknatısın demiri çekmesi gibi hırs dünyasından çekti. Sözde hedefim vardı; kalbim ve hayallerim ara ara yaptığımız sohbetlerle değişmeye başlamıştı. Onun sohbetleriyle dini âdeta yeniden öğreniyor ve keşfediyordum.
Her buluşmalarımızda merakla “bugün bana ne anlatacak” diye bekliyordum. Yine bir buluşmamızda heyecanla anlatacaklarını beklemeye başlarken gelen arkadaşımın bu sefer hâli farklıydı. Dalmıştı. Benle değildi, canı sıkkındı.
“Nen var?” diyorum, daldığı yerden bocalayıp çıkıyor. Gözleri yorgun bakarken etrafına, birden tatlı bir telaş içinde bana dönerek “birkaç hafta önce sevdiğim bir büyüğüm beni sormuş” diyor. Böyle söylerken de gözleri canlanmıştı. “Ondan böyleyim” diyerek sıkıntılı bir hâle büründü.
Sonra “benim gibi birisini nasıl hatırlamış?” diye mahcup bir şekilde gülmeye başladı. Hâlden hâle girmesi ise beni daha da şaşırttı. Onun o ruhsal değişimi, çırpınışları kafamı karıştırmaya başladı.
Hâlimi anlamış olmalı ki “sana anlatmak isterdim ama anlatamam, o çok farklı biri” diyerek bir ah çekti. Biraz sonra “sana bir sohbetini anlatayım” diyerek beni de mest olduğu o ruhani âleminin içine aldı. Bir ara sözlerini dinlemeyi bırakmış hâline hayran hayran bakmaya başlamıştım. “Kimdi bu sevdiği? Bu nasıl aşk?” diye düşünürken bir ara “durumu ağırlaşmış” dediğini hatırlıyorum.
Sanki yüzündeki derin acı, mimiklerinden başlayıp tüm vücudunu gezdi ve dudağının kenarında durdu. Buruk bir şekilde gülümseyerek hayran olduğu kişinin sohbetinden bahsetmeye devam etti. Onun o geçişinin şaşkınlığıyla sohbeti, kulaklarım daha da duymaz olmuştu. Âleminde yürümeye devam ederken bir ara “müminler gökteki yıldızlar kadarmış” cümlesini duydum. Aklıma kazındı bu. İlk kez böyle bir sevgi görüyor böyle bir anlatış böyle bir sohbet duyuyordum. Sokaklar biz yürürken sonsuzlaştı, sanki kayboldu. O kayboldu ben kayboldum, “Çok sevdiğim büyüğüm...” diye devam ederken… Kimden söz ediyordu? Kimi seviyordu bu kadar çok merak etmiştim… DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.