Son poşet

A -
A +
“Poşeti almazsan bu paraları kabul edemem. Ben poşet satıyorum, dilenmiyorum…”
 
 
 
Pazar yeri âdeta insan kaynıyordu. Arı kovanına girmiş gibiydim. Her ağızdan bir ses çıkıyordu. Gürültü kirliliğinden kafam şişmiş patlayacak hâle gelmişti. Tek düşüncem bir an önce alışverişimi bitirip bu insan selinin arasından kaçıp kurtulmaktı. Pazarcı esnafı avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
“Sarı kız bunlar sarı kız. Patatesler Afyon’dan kızartmalık.”
“Çamlıca’dan Napolyon bunlar!
“Dutlar Şerbetdereli’den şifa kaynağı!”
Derken bir ses duydum yanıbaşımda:
“Son Poşet!” “Poşet var poşet!”
Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk elinde tuttuğu kırmızı bir poşeti bana uzatıyordu.
“Abi son poşetim almaz mısın?”
Cin gibi gözleri; kıvır kıvır saçları vardı. Hem acıdım hem takdir ettim; cebimden çıkardığım birkaç bozuk lirayı eline sıkıştırdım. Poşeti elime uzattı.
“İstemez evlat, sen bu poşeti başkasına satarsın.”
“Abi sen beni yanlış anladın ben dilenci değilim. Poşeti almazsan bu paraları kabul edemem. Ben poşet satıyorum, dilenmiyorum…”
Bu zeki ve onurlu çocuk, boyundan büyük laflar ediyordu. Donup kalmıştım.
“Tamam ver bakalım poşetimi. Poşete ihtiyacım olduğunu bile unutmuşum.”
“Tamam abi, al o zaman poşetini, hadi bana eyvallah”
El sallayıp yanımdan uzaklaştı, kalabalığın arasında kaybolup gitti. Bir elimdeki kırmızı poşete birde yanımdan uzaklaşıp giden boyundan yaşından büyük laflar eden poşetçi çocuğa baktım. Birkaç yerden daha alış veri yapmıştım. Aradan daha beş dakika geçmemişti ki kulağıma yine o çocuğun sesi takıldı.
“Son poşet, poşet var poşet!”
Gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdim işte oydu… O bana elindeki son poşeti (!) satan çocuktu. Bu sefer bir bayanı çevirmiş bana sattığı gibi ona da “son poşeti” satma uğraşındaydı. Gülümsedim… Bozuntuya vermedim görmezlikten gelip başımı çevirip gelip yanından geçip gittim. Kendi kendime:
“Sat evlat sat… Son poşetin hiç bitmesin senin. Sat evlat, senin bu sattığın poşetler alın teri helal kazanç” dedim.
Sokaklarda bir sürü boşta gezen, mantar gibi türeyen dilenciler arsızlar hırsızlar hortumcular varken sen bu yaşında “son poşet” diyerek bir yol bulmuş çalışarak alın teri akıtarak helal kazanmaya çalışıyorsun. Helal olsun sana her son poşetin için… Dilenciler dilenmeyi meslek edinenler utanmayanlar alın teri akıtmadan kazananlar çalanlar çırpanlar hırsızlar arsızlar seni görsünler de utansın…”
Pazar yerinden garip bir mutlulukla ayrıldım...
Şahin Ertürk – Kütahya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.