"İşaret parmağı ile beni gösterdi"

A -
A +
 “Ben, nefes bile almadan sobanın yanında çömelmiş dedemi dinliyordum...”
 
Dedem hasta yatağında fersiz sesiyle konuşmaya başlamıştı: “Çok şükür ki Rabbime bana çok güzel bir hayat bahşetti. Her daim bana yardım etti. Hiçbir zaman çıkmazda koymadı beni. Zor zamanlarımda sürekli bir vesile ile bana yardım etti. Bana razı olduğum evlatlar da bahşetti. Hepsinden razıyım Allah da onlardan razı olsun… Ama İsmail’im... Ama İsmail’im... Ama İsmail’im…” dedi üç kere…  “O var ya o; o bambaşka… Ne zaman ondan bir şey istesem hiç “yok” demedi.
Sesini dahi titretmeden her isteğimi hemen yaptı. Bilirim çünkü ben babayım. O da memurdu. Sonuçta elinde olmadığı zamanları da bilirdim. Ama ondan destek isteğim vakit kendinde para olmasa bile gider bir kuyumcudan borç altın alır, sonra onu başka bir kuyumcuda satar bana yine para gönderirdi. Bunu da bana asla “şöyle yaptım” diye söylemezdi. Ama benim çocukları okuturken onlara para göndermek için bir yerden koyun keçi alıp başka bir yere sattığımı ve aradaki kazancın çocuklara eğitim parası için gönderdiğimi bildiği için kendisi de benden gördüğünü yapardı. İsmail’imin gönlü çok büyük… O yarın çok güzel işler de yapacak Allah’ın izniyle… Belki ekonomik olarak sıkıntıya da düşecek. Eşi dostu üzülecek İsmail yıkılmasın diye. Belki istemeyenleri yıkılmasını bekleyecek ama o… Sallanacak sallanacak ama…”  dedi ve bir miktar soluklandıktan sonra elini tekrar havaya kaldırdı. Ben de bu arada nefes bile almadan sobanın yanında çömelmiş dedemi dinliyordum. Bir iki tur işaret parmağı ile daire çizdikten sonra;
“Belki bir dostu, belki bir kardeşi kim bilir Allahü âlem belki bir yeğeni...” dedi ve işaret parmağı ile direkt beni göstererek “... Gider koltuğunun altına girer ve onu ayağa kaldırır. Ama o ayakta kalır Allah’ın izniyle” dedi. 
Tabii ki o ortamda rahmetli dedemin rahatsızlığına odaklandığımız için hiçbirimiz tam olarak mesajı kavrayamamıştık.
Dedemin ne demek istediğini de… Derken öğlen sonu ikindi vakitlerine yakın babam “yollardan kamyonlar geçmiş, yollar açılmıştır artık biz de gideriz inşallah” dedi.
Babam ve Murat Emmi, babamın steyşın arabasının arka koltuklarını da yatırarak arabanın içerisine yatak serdiler ve dedemi bu şekilde rahat bir yolculuk ile Konya’ya hastaneye götürdüler. Sonraki gün rahmetli dedem hastanede İsmail Dayım ile telefon ile görüştükten beş dakika sonra lavaboya gitmek istemiş. Dayım yaşanacakları ne bilsin?.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.