"Ayna gibi parlamazsa para yok"

A -
A +
“Elleri zift gibi kapkara boyaydı. İşini gayet güzel yaptığı her hâlinden belli oluyordu...”     “Boyayalım abi... Badem yağlı çift cilalı, parlamazsa para yok!" “Haydi boya bakalım! Parlamazsa para vermem ha!” Böyle dedim ve sağ ayağımı boya sandığının üstüne koydum. Küçük çehresinde beliren iri zeytin karası gözleriyle suratıma baktıktan sonra işe koyuldu: “Ne demek abi, emrin olur! Ben ayakkabılarını bir boyayayım gör sen!” Ciddi misin? “Ayakkabılarında saçlarını taramazsan bana ne dersen de! Para da verme!” Gülümsedim. O da sevinçle başladı ayakkabılarımı boyamaya. On bir-on iki yaşlarında olmalıydı. Üzerinde yer yer siyahlara boyanmış sarı lacivert bir tişört vardı. Elleri ise zift gibi kapkara boyaydı. İşini gayet güzel ustaca yaptığı her hâlinden belli oluyordu. Ben de ayakkabı boyacılığından iyi anlardım. Çünkü çocukluğumda okullar tatil olduğunda yaz tatillerinde ben de hep ayakkabı boyacılığı yapmıştım. O bakımdan nerede bir ayakkabı boyacısı çocuk görsem gidip ayakkabımı boyatmışımdır. Çocuk devam ederken sordum: “Sen okula gitmiyor musun? Sürekli ayakkabı boyacılığı mı yapıyorsun? Nerelisin? Nerede oturuyorsun? Adın ne senin?” Peş peşe sorduğum sorulara jet hızıyla cevap vermeye başladı. Belli ki işiyle beraber söz ustalığını da bayağı öğrenmişti. Türkçesi de gayet iyiydi: “Abi adım Umut. Övünmek gibi olmasın ama Fenerbahçeliyim. Bir gün eninde sonunda orada futbol oynayacağım. Bu sene yedinci sınıfa geçtim, takdir aldım. Derslerimin hepsi pekiyi… Babam porselen fabrikasında çalışıyor. Biz beş kardeşiz. Hatuniye Mahallesi'nde oturuyoruz. Şimdilik Kütahyaspor altyapısında oynuyorum ama hedefim Fener. Tabii derslerimi de ihmal etmiyorum. Futbolcu olamazsam hedefim doktor olmak. Yılmak, vazgeçmek yok!” Umut hem fırça sallıyor, hem anlatmaya devam ediyordu. Eli yüzü üstü başı zift gibi kapkara olan boyacı bir çocuğun böylesine gayretli, inançlı ve her şeyden önemlisi de mutlu olması beni bayağı şaşırtmıştı. Bir de bir eli yağda bir eli balda ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmayan gayretsiz umutsuz mutsuz; bir türlü mutlu edemediğimiz kendi çocuklarımız geldi aklıma. Çocuklarım adına bu boyacı çocuktan utandım. Zift gibi kapkara gerçekleri olmasına rağmen bu boyacı çocuk bayağı mutlu gözüküyordu ve renkli boyalı düşler kurmaya devam ediyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.