Sahte bilezik mi dostluk mu?

A -
A +
“Hemen karakola gitmek yerine önce bir kuyumcuya gidip durumu öğrenmek istedik”
 
Bileziklerin beyazlaştığını görür görmez babama “derhâl polise gidelim baba!” dedim.
Bu kadar yakın tanıdığı birisine de bu yapılır mıydı? Babam “haklısın kızım” diyordu. “Ben de bir anlam veremedim. Sapsarı bilezikler nasıl da böyle bembeyaz tel oldu ya?” Anlamadım gitti.
-Haydi, vakit kaybetmeden gidelim karakola… Dolandırıldığımızı anlatalım.
Birlikte karakola yöneldik. Fakat babam, “ayaklarım geri geri gidiyor kızım” diyordu.
-Niye baba, en samimi arkadaşım diye mi çekiniyorsun?
-Hayır, ben ondan böyle bir yanlış davranış ummuyorum.
-Ummuyormuş, işte gözlerinle gördün. Daha neye inanacaksın?
Böyle konuşurken hemen otogarda bulunan karakolun önüne de gelmiştik. Tam içeri girecekken babam durdu. Dedi ki.
-Bak kızım istersen bu kadar acele etmeyelim. Bu bilezikleri bir kuyumcuya gösterelim.
-Baba sen iyi misin? Neyini göstereceksin. Basbayağı alüminyum tel parçası olmuşlar baksana.  Görmüyor musun bembeyaz…
Ben bileziklerimin sevdasına ve yapılan sahtekârlığın öfkesine babamı karakola yönlendirirken babam da yılların verdiği dostluğu üç bilezik için bile olsa bir kalemde silip atmak istemiyor, işi ağırdan alıyordu.
Nihayet babamın soğukkanlılığı galip geldi. Hemen karakola gitmek yerine önce bir kuyumcuya gidip “nedir ne değildir” diyerek öğrenmeye karar verdik.
Kuyumcuların bulunduğu sokağa geldiğimizde vakit akşamüzeriydi. Kuyumcular birer ikişer kapatıyordu. Sıradan bir kuyumcuya girdik.
Ben heyecandan biraz da öfkeden tir tir titriyordum. Babam çaresizlik içindeydi. İçeri girdiğimiz kuyumcu da bizi gayet kibar karşıladı:
-Buyurun beyefendi, hoş geldiniz…
Babam anlattı yine durumumuzu:
-Beyefendi rica etsem şu bileziklere bir bakar mısınız? Bunları Ankara’da bir ahbabımdan aldık. Alırken her biri işte şu vitrindeki bilezikler gibi sapsarıydı…
-Evet efendim?
-Fakat buraya geldiğimizde gördük ki hepsi bembeyaz olmuş. İnanmak istemiyorum ama acaba biz sahte bilezik mi aldık? Bu niye böyle oldu? Size bir soralım dedik.
Kuyumcu sakin bir şekilde:
-Tabii bakayım beyefendi, dedi.
Aldı bilezikleri, şöyle kendine has kibarlıkta ve çeviklikte evirdi çevirdi… Ve ekledi:
-Beyefendi maalesef endişenizde haklısınız.
Ben hemen atıldım:
-Nasıl yani bize sahte bilezik mi vermişler?
-Evet size sahte bilezik vermişler, bunlar sıradan bir metaldir.
Oraya düşecek gibi oldum. Elim ayağım buz kesti. Dizlerimin bağı çözüldü. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.