Tam ağzımı açacakken…

A -
A +

 

“Ne kükrüyorsun şimdi! Dün gece neredeydin!” diye bağıracaktım ki aklıma o hadis-i şerif geldi...

  21 Mayıs 1963 günüydü. Ülke, Harp Okulu eski Komutanı Albay Talat Aydemir'in 2. Darbeye kalkışma sürecini yaşıyordu. Hükûmet açısından ordunun siyasete karışmasını istemeyenlerdendik. Ama bu kaotik süreçte biz de ikinci komplonun kurbanlarından sayılmıştık. Olay günü kahramanlarının erata “Askerliğinizi yakarız!” tehditleri üzerine kendilerini ele verdiklerinden ben, Zeki Yılmaz, Zeki Celep ve İzzet Şener (üçümüz de Zhl Bl. Sb. Üsteğmeniz) dört saat bir odada bekletildikten sonra Zırhlı Birlikler Okulundan alındık. Akşam karanlığında, önde muzaffer edalı Sb. Kurs Bl. Komutanı, Bnb. ve bize çevrili otomatik tüfekli iki çavuşun bindiği açık cip; ortada şoför mahallinde Bl. Komutanın bindiği Dodge kamyonet ki biz arkada otomatik tüfekli bir Onb. arada ben Zeki Yılmaz,  yanımda gene otomatik tüfekli bir çavuş; karşıda Zeki Celep, yanında otomatik tüfekli bir onbaşı, yanında İzzet Şener onun da solunda otomatik tüfekli bir çavuş, arkamızda üzerimize çevrili iki otomatik tüfekli çavuş ve bir Yzb. ile bir cip; Mamak 28. Tümen karargâhına götürüldük. Binanın içi dışı silahlı asker doluydu. Araçtan indirildik. İki sıra silahlı süngülü askerlerin arasından geçip merdivenlerden çıkartılıp meraklı subay ve astsubay dolu koridordan ilerleyerek Tümen Kurmay Başkanının makam salonuna getirildik. Salon subay doluydu. Bir taraf kurmay subaylarla karşı taraf muhtelif sınıfta subaylarla doluydu… Ortada makam masasının önünde yaldızlı bir koltuğa yan oturmuş Kurmay Başkanı olan Yarbay bizi istihfafla (hafife alarak) süzerek baktı ve; -O kanını döktüğünüz yiğit askerlerin kanını kanınızla ödeyeceksiniz! Fakat bu topraklar sizin kanınızı kabul edecek mi bakalım, diye kükredi. Hâlbuki hiçbir asker öldürülmemişti. Ben hırs ile tam “Yarbay! Senin bu topraklarla mukavelen mi var? (Sözleşmen mi var!) Ne kükrüyorsun şimdi! Dün gece neredeydin!” diye bağıracaktım ki birden “susan kurtuldu” hadis-i şerifi aklıma geliverdi ve dilimi tuttum… “Götürün!” diye bağıran Kurmay Başkanına eğilip baktım ve emirle geri döndürülüp salondan çıkarıldık… Gene iki sıralı, silahlı süngülü askerlerin arasından geçip merdivenlerden aşağı karanlık bir koridora girdik. Ben “herhâlde kurşuna dizilmeye götürülüyoruz” düşüncesi ile içimden Kelimeyi şehadet getirerek yürüyordum... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.