“Geç kalmışsın çocuk!..”

A -
A +
“Ağaçlardan toplanan elmaları Toroslara yaylaya giden Yörüklere götürüp satmamı söylediler...”   Ayvalı, ortada sulak bir arazi ve iki yamaçta da kurulu evlerle süslenmiş şirin bir Anadolu köyüdür. Bu köyün tarihi pek kısa olup Gülek’ten gelen sığırcılar tarafından kurulmuştur. Buraya gelen ninelerimiz sığırlarını yazın otlatmışlar, kışın da geri gitmeyerek burada üç-beş hanelik bir köycük kurmuşlar. Torunlar da ortadaki mümbit tarlaları bağ-bahçe hâline getirmişler, bugün ufak bir köydür. Eskiden suyu bol olan bu yerin suları nedense çok azaldı. Burada herkesin bir bahçesi olup her türlü meyveyi yetiştirirler. Ayva ağaçları çok olduğundan dolayı da Ayvalı adını almış. Bu bahçelerden biri de bizimdi. Bahçemizde her türlü meyve ağacımız vardı. Bilhassa elmalarımız şahane idi. O sene ağaçlar dalları kırılacak gibi elma vermişti. Bu elmaları satmak çok müşküldü. Babam ve amcam toplayıp satacak yer arıyorlardı. Babam akıl edip elmaları en iyi satabileceğimiz yerin Toroslara yaylaya giden Yörükler olduğunu, yine işin ben garibe düştüğünü, oralara götürüp satmamı söyledi... Ben itiraz edemezdim. Elmalar toplandı, heybelere dolduruldu. Vakit öğleyi geçmişti. Gidip gelinebilecek bir yermiş gibi ata yükleyerek Elmalı Yaylası'na gönderdi. Yoluma giderken karşıma Tingil Mustafa geldi. Bu adam davarcılıkla uğraşırdı. Nereye gittiğimi, heybede ne olduğunu sordu. -Elma var dedim. Efe gibi bir hâli vardı. Yanında da bir başka kişi vardı. -Hadi bakalım çocuk şuradan iki kilo elma tart dedi. Ben, hayvandan inip “tartamam” dedim. Hemen attan indi, elmaların en güzelini seçerek tartıp aldı. Para filan hak getire, “babana parasını veririm” deyip çekip gittiler. Neyse, ben Elmalı'nın yoluna devamla nihayet babamın dediği Yörüklerin çadırlarının olduğu Altın Çukuru'na vardım. Yaylacıların çoğu gitmiş bir iki çadır kalmıştı. Beni gören Yörükler çadırdan çıkıp ne için geldiğimi sordular. Ben de “elma satmaya geldim” dedim. Nereden geldiğimi sordular. Ayvalı’dan geldiğimi söyledim. Birkaç kilo elma aldılar. “Geç de kalmışsın çocuk, sen bu elmaları Germeç’e götür, orada çok Yörük var, onlar alırlar” dediler. Yolu da tarif ettiler. Germeç adını Gülekli biri olarak çok iyi biliyordum. Bu yol Fransızların Mersin’e giderken Gülekliler tarafın kıstırıldığı yoldur. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.