Yörüklere misafir oldum

A -
A +
“Sofra kurdular, Yörük yoğurdu ve sıcak bir kâse süt, taze Yörük çöreği ile kahvaltı ettim...”
 
Kısrağın üzerindeki heybedeki elmalarımızı satmak üzere Germeç’e at sürdüm. Bu yol Fransızların Mersin’e giderken Gülekliler tarafından kıstırıldığı yoldur... Her neyse akşam olurken oraya vardım. Yörükler beni görünce:
“Çocuk, nereden geliyorsun?” dediler. Ben de “Ayvalıdan geliyorum” dedim. “Kimin oğlusun?” diye sorunca da “Bahri'nin oğluyum” dedim. Babamı tanıdılar. “Gel bakalım attan in” dediler.
Attan inince “Sen bu gece vakti nereye gideceksin? Bu gece burada yat, biz elmaları hallederiz, sabahleyin de seni yolcu ederiz” dediler.
Bu duruma hem sevindim, hem de çok üzüldüm. Çünkü babamlar beni çok merak edeceklerdi. Bugünkü gibi cep telefonları olmadığından çok üzülecekleri aşikârdı. Bana bir yatacak yer ayarladılar. Bir de Yörük yoğurdu ile sofra kurdular, afiyetle yedim. Sabahleyin erkence uyandırdılar:
“Haydi bakalım delikanlı, yolcu yolunda gerek, kahvaltını yap, yola devam” dediler.
Sıcak bir kâse sütle Yörük çöreğini yedim. Onlar bu arada elmaları aralarında bölüşüp almışlar. Yünleri, çökelekleri heybeye koyup hazırlamışlar, beni hayvana bindirip yola revan ettiler. Yolu tarif ettiler.
Fransızların Gülek Çayı'ndan geçerken sıkıştırıldıkları yerden çıkmamı, ondan sonra da esas yola varmış olacağımı, babama çok çok selam ettiklerini söylediler.
Kısrağa “deh” deyip Ayvalı’ya vardım. Babam bana “nerede kaldın oğlum? Sabaha kadar uyumadık” dedi.
“Elbette uyumazsınız, beni geç vakit dağların başına gönderirseniz böyle olur” deyip yaşadıklarımı anlattım, Yörüklerin selamlarını ilettim...
Bugün doksan üç yaşında bir emekli astsubayım. Geçmişin rüzgârlarından esintiler alıp sizlere getirdim. Okuyup kendi güncel durumunuzla karşılaştırın.
Bir şeylerin size bir şeyler demek istediğini anladınız muhakkak. Öyle ise kendi durumunuzla bir karşılaştırın. Evde ışıklarınız nasıl? Üst başınızda yama, ayakkabılarınızda yırtık var mı? Silgileriniz otomobil lastiğinden bir parça mı? Elbiseniz ütülü, ayakkabılarınız pırıl pırıl mı? Bu yaşadıklarımızı hayal edebiliyor musunuz? Cebinizde harçlığınız var mı?
Bugün şatlar değişmiş, meydana gelen medeniyet imkânlarından elbette istifade edeceksiniz, ailemizin bizden bütün bu rahatlıklara karşı istediği nedir? Sadece çalışmak, kimselere muhtaç olmadan yola devam etmek...
            Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.