Elâzığ öyle bir şehir ki...

A -
A +
“Öğretmenlerimize tam itaat eder, özellikle de büyüklerimize karşı çıkamazdık...”
 
 
O yıllarda eğitimdeki sancı o kadar ileri boyutta idi ki, şehir stadyumunda yapılan 19 Mayıs provalarında bile yeşil sahada yerini alan yukarı lise öğrencileri ile aşağı lise öğrencileri arasında bir sıra polis, provalar boyunca sıralanır, bizi bizden korumaya çalışırlardı…
Lise son sınıfta iken Elazığ Lisesi’ne kaydımı aldırıp 72 kişilik sınıfta üniversiteyi kazanma mücadelesini vermek zorunda kaldım. Kayıt için bile tasdiknamemi gidip okuldan alamamış, rahmetli babamın bizzat gitmesiyle ancak alabilmiştik. Ve yine o yıllarda bazı gençler “Bağımsız Türkiye” diğerleri, “Milliyetçi Türkiye” diye bağırırken her iki slogana da sempati ile yaklaşıp neden her ikisini de kabullenemediğimize şaşırıp “niye bu anlamsızlığı düşünmüyoruz, niye bu ayrışmayı yaşıyoruz?” diye hep hayıflandım durmuştum. Böyle geçti 70′li yıllar…
Türkiye’de çoğu iller, ağırlıklı olan siyasi kimlikleriyle de tanınır, bilinirler. Elazığ için de durum malum... Tanımlayın dense; ''Elazığ, vatanı ve milleti için canını fedaya hazır insanların yaşadığı coğrafyadır" derim. İlk lise yıllarından 1980 yılına kadar geçen dönemde unutamadığım bir anı ise namaz kılıyor olduğum için aynı zihniyetteki dönemin polislerinin gözü önünde onlarca solcudan yemiş olduğum adamakıllı dayaktır!..
Elazığ’daki kalabalık siyasi yürüyüşlerden bugün aklımda kalan ise sadece tabutların üzerindeki Türk bayraklarıdır...
Televizyonu bilmeyen, radyoyu daha çok ''Yurttan Sesler'', ''Arkası Yarın'', “Radyo Tiyatrosu” dinlemek için kullanan bir kuşaktı bizimkisi... Her cuma sabahında heyecanla beklediğimiz on dakikalık ''Halk Hikâyeleri''ni kaçırmazdık. Ben ve okul arkadaşlarım; siyaseti pek bilmez, hoşlanmazdık. Siyasi düşünce ve çözümlemeler, büyüklere has ve özeldi bize göre. Öğretmenlerimize tam itaat eder, özellikle de büyüklerimize mesafeli duruşlarımızla karşı çıkamazdık. Çok sevilir ama bunu bilmez, anlayamazdık. Hayatın dayattığı zorluklar sebebiyle lise son sınıfta iken ayaklarımız artık yere basmaya başlamıştı. Çünkü karşımızda hayatın gerçekleri sıra sıra bekliyordu bizi...
Çocukluk ve ergenlik çağlarında fakirlik ve zorluklarla yaşamak, mücadele etmek, ister istemez tortular, derin izler bırakıyor insan hayatında... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.