İstanbul’da bir gün...

A -
A +
“İstanbul’da yine sıradan bir günü yaşıyordum aslında, metrobüs yolculuğu yapıyordum...”   İstanbul trafiğine çözüm mü metrobüs? Zaman açısından İstanbulluyu rahatlatmaya yetti gerçekten… Ama henüz rahat yolculuk yapmaya sıra gelmedi. Nasip olur mu bilemem ama bu kadar nüfusa bu rahatlığı sağlamak sanki mümkün değil gibi… Bir metrobüs duraktan kalkarken diğerinin geldiğini görüyorsunuz. Hatta bazen iki üç tanesi birden geliyor. Ama her gelen ağzına kadar yolcu dolu… Uff, daldım gittim metrobüse… Ben metrobüsü mü anlatacağım canım? Ben gedikli bir metrobüs yolcusu olarak metrobüslerde şahidi olduğum onlarca hatıradan birisini paylaşacağım sizlerle… Metrobüsün birindeyim… Ön taraftayım… Karşılıklı iki kişilik koltukların ters olanında değil de düz olanında camdan tarafa oturmuşum… Oturduğuma da şükrederek çantamdan kitap çıkartıp okumaya başlamışım… Biraz sonra yanıma bir bey gelip oturdu. Saç sakal var ama pejmürde değil, üzerinde kaban var ama hırpani değil… Kendinden emin öz güveni yüksek bir kimse… Gözünüzde canlanması için söyleyeyim belki bir ressam belki bir müzisyen… Bir iki durak gittikten sonra ayakta bulunan yolculardan bir kadıncağıza seslendi yanımda oturan bu bey: -Gel kardeşim siz oturun, çocuklarınız var yanınızda… Başörtülü, otuzlu yaşlarda bir hanım yolcu “zahmet etmeseydiniz” dese de o beyefendi çoktan ayağa kalkıp yer vermişti. Üstelik “çocukların var ayakta zorlanırsın” diye de ona haklılık çıkartmıştı… Bir baktım ki, çağırılan kadıncağızın biri üç veya dört diğeri beş yaşında olsa gerek iki çocuğu var… Bir de orta boy bir valiz ile annelerin yanında çocukları için taşıdığı biraz hacimli el çantası… Çocuk gördüğüm zaman dayanamam. Melek gibidir onlar… Anneleri nereye onlar da ardından süzülürler canlı gölge gibi… Durumu görür de ben oturur muyum, hemen ben de ayağa kalkıp “gel çocuğum çocuklarınla birlikte otur” dedim… Sonuçta biz iki yolcu ayağa kalkıp bu genç anne ile iki çocuğuna o iki koltuğu bırakmıştık... O beyefendi ile göz göze geldiğimizde o bana “sağ ol” der gibi baktı. Ben de kendisine “çocuklar bir başka oluyor” dedim tasdik ederek. “Hem de nasıl?” dedikten sonra “Zaten orada yazar 'çocuklu ve yaşlılara yer veriniz' diye. Aslında o koltuk onların” dedi. Medeni insan olmak nasıl bir erdemdi böyle? Nasıl bir sorumluluk duygusu vardı ve saat gibi yaşanıyordu bu yüreklerde… DEVAMI YARIN  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.