“Göreceği iş ücretinden kıymetlidir!..”

A -
A +
 Paketi postaya verirken görevli arkadaş: “Koliye çok ödeyeceksin, ne kitabı bunlar?” dedi.
    Nihayet gitme zamanı geldi. Giderken “bana adresini ver” dedim Sam'a… Fransa’dan bir adres verdi. “Kitap yazarsan bana da bir adet gönder” dedim. Maalesef kitap göndermek şöyle dursun yazdığım yılbaşı tebriklerine bile cevap alamadım. Çok geçmeden mahalledeki kimselere İncil’den bölümler ihtiva eden mektuplar gelmeye başladı. Gönderilenlerden biri de lokantacı bacanağımdı.  Mektupta “şu hastalığa şunu, bu hastalığa şunu okuyun” gibilerden bazı bilgiler de veriliyordu. İşte dedim, göründü “Vehbi’nin kerrakesi”... Kendisine “misyonersin” dediğimde şiddetle itiraz etmiş, bir ilim adamı olduğunu söylemişti. Hâlbuki bacanağıma mektup gönderen onun adresini nereden bilecekti? John Hill adındaki bu şahsa adresi verenin de kim olduğu malum idi. Ona adresi veren Sam'dan başkası değildi. John Hill’e bir mektup yazarak çok üzüldüğümü söyledim ve “kimsenin dinine karışmak, kandırmak bizim dinimizde yoktur, bu yanlıştan vazgeçin. Bizim Kur'ân’ımızın her harfi bir duadır. Boşuna zahmet edip o İncil bölümlerini göndermişsiniz” dedim ve ilave ettim: “Size bir tavsiyem var. Gelin İslamiyet’in şemsiyesi altına girin, kardeş olalım...” Herhâlde İngilizce yazdığım mektuptaki ufak-tefek hataları veya tavsiyeleri beğenmemiş ki adresi Türkçe bilen bir Ermeni’ye vermiş. Ondan bana bir mektup geldi. O da aynı havayı çalıyordu. Canım sıkıldı gönderdiklerini ve İhlâs Kitabevi'nin kitaplarından (hemen hemen hepsi bende mevcuttu) birkaç kitabı da kitaplığımdan alarak güzel bir paket yaptım. İçine de “sizin dininiz size, bizim dinimiz bize. Kitap ve broşürlerinizin bize bir gereği olmadığından size geri gönderiyorum. Dinimiz İslamiyet hakkındaki kitapları da okumanızı tavsiye ederim. Sözlerimi bitirirken John Hill’e de yazdığım gibi gelin hak din İslamiyet’in şemsiyesi altında kardeş olalım. Bilvesile beşerin dostluğuyla…” notunu ekledim. Paketi postaneye verirken görevli arkadaş “Koliye çok ödeyeceksin, ne kitabı bunlar?” dedi. “Kolinin göreceği iş ücretinden daha kıymetli” dedim. Bu onlara bir ders oldu ki bir daha göndermediler. Sam’a gelince… Oğlum tesadüfen internette rastlamış. Verdiği malumata göre Amerika’da evi varmış. Memleket bilgisi kısmına İsrail yazmış. Mesleğinin antropolog olduğunu ve Gülek için bir kitap yazdığını bildiriyormuş. Cumanın gelişi perşembeden belli olduğundan biz zaten onun kim olduğunu biliyorduk.                 Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.