“Kotiğine banko!..”

A -
A +
Korktuğum olmadı… Evet askerî okulda nöbeti aksatmak ciddi bir suçtu… Ama daha çocuk yaşta olunca galiba bizi komutanlar idare ediyorlardı. Allahtan arkasını takip eden çıkmadı. Ortaokula başladığımda gördüm ki, arkadaşlar birbirlerine acayip garaip isimler yani lakap takmışlar. Kiminin lakabı "bacak", kiminin "hüsam", kimi "babaanne", kimi "bücür", "keçi kız", kimi "ekşimik", "kotik" (izmarit). Düşündüm dedim ki: “Tamam bana da bir isim taksınlar ama saygın bir isim olsun...” Rahmetli babamın cep saatini bir hafta kadar kullandım. “Ne o öyle dede gibi?” falan derken, benim de lakabım “dede” oldu. Bana “dede” demeye başladılar. 1000 kişilik sınıfta ismimi bilmezlerdi amma lakabımı herkes bilirdi. Sınıfımız yaklaşık 90 kişilik 14-15 kısımdan müteşekkildi. Daha garip olanı orta son sınıfta, lakabı "babaanne" olan arkadaşım ile aynı sırada yan yana oturuyor olmamdı... Yıllar sonra emekli oldum. Her ne kadar ismen 11 yaşında "dede" olduysam da, şimdi hakikaten dedeyim ve iki torunum var. Artı, dışarıda gördüğüm her çocuğu da torunlarım gibi görüp seviyorum. Onun için de çok mutluyum... 1959 yılı bizim okula uyum sağlamak için bir geçiş yılı oldu. Bu arada okul yöneticileri de kuruluştaki aksaklıkları gidermeye çalışıyorlardı. İnşaat, kışlanın diğer bölümlerinde son hızla devam ediyordu. Bu yerleşme süresince bazı arkadaşlar işi ticarete dökmüştü. Kimi evden getirdiği Teksas, Tommiks, Pekosbill kitaplarını kiraya verir okutur para kazanırdı. Kimi elinde bir kutu ayakkabı boyası, cilası ve bir fırça ile boyacılık yapardı. Parası olan da o zaman Sedan dediğimiz tüp çikolatadan alır birazını emer kalanını yarı fiyatına satardı. Bazıları ise çarşıdan meyve alır onları tane işi satmaya çalışırdı. Misket ile çeşitli oyunlar oynarken ütülenlerden elde edilen yani oyunu kazananın rakibinden aldığı misketler satılarak paraya çevrilirdi. Sigara içen arkadaşların çoğu bu dönemde sigaraya alıştılar. Sigaralar da tane işi el değiştirirdi. Parası olmayan içicilerden, arkadaşı sigarasının izmaritini atmaya hazırlanırken en açıkgöz olanı “kotiğine banko” der izmariti kapar, birkaç nefes de olsa o nikotini içine çekerdi. Nice körpecik ciğerler 12-15 yaşları arasında böyle zehirlendi. Neyse ki ben tatlıyı çok sevdiğim için bu belaya bulaşmadım. Hatta “yak bi tane" diye yapılan ısrarlı teklifleri de hep geri çevirdim.            Mustafa Beşdere-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.