“Neredeen nereye...”

A -
A +
"Cebinden 20 TL’lik banknotu seçti. Kâğıt paranın arka yüzünü çevirdi ve sordu.”
 
 
Yaklaşık on sene önceydi… Bakırköy Meydanı'nın hemen sağ tarafında Taksim minibüslerinin bulunduğu durağın sonunda, köşedeki hoş camiydi. Geniş bahçesiyle, ortada duran kullanımlı şadırvanıyla, kümbetiyle, uyumlu minaresiyle kutu gibi bir cami... İkindi namazı için gitmiştik iki arkadaş... Namaz sonrası o ayakkabıları bağcıklı olduğundan geride kalmıştı. Ben bir iki dakika erken çıkmıştım. Caminin tenha bahçesinde seksen yaşlarında yaşlı bir köylü ile hemen yanında ellili yaşlarda bir beyefendi vardı. Beyefendi kılık kıyafetiyle 1960'lı yılların öğretmen ya da bürokrat tipine benziyordu. Yaşlı amcanın kılık kıyafetinin aksine bakımlıydı. Amcanın bir elinde baston, zor yürüyordu. O beyefendi ise koluna girmişti. Adımlarını onun adımlarına göre yavaş atıyor, belli ki yürümesine destek veriyordu. İlk anda bu iki kişi bana baba oğul gibi geldi. Konuşmalarına da kulak misafiri olmuştum. Yaşlı adama camiyi göstererek diyordu ki:
-İşte bu caminin aynısını yaptırdık bizim köye.
İçimden geldi:
-İyi yapmışsınız beyefendi, dedim.
"Sen de kimsin?" demedi. Hatta rahat bir şekilde, konuşmasına beni de kabul etti:
-Bakın bu camiden dünyada tam dört tane var...
Bu arada, arkadaşım da ayakkabısını bağlayıp gelmişti. O da katıldı ayaküstü sohbete. Beyefendi gözlerini gözlerimizde gezdirdi. Bize anlatmaya değer bulmuş olacak ki elini cebine attı. Cebinden yeni 20 TL’lik banknotu seçti. Ardından kâğıt paranın arka yüzünü çevirdi:
-Bu resimdeki kim?
 -Kim?
-Mimar Kemalettin.
Ben bir bağlantı kurma çabasındayken o kulağımıza eğildi:
-İşte bu caminin mimarı bu paranın üzerinde resmi olan Mimar Kemalettin Bey'dir.
Bir tuhaf olmuştuk. Hani artık Mimar Sinanlar yetişmiyordu? Ya da yetişen mimarlarımızı biz mi bilmiyorduk? Ben duygularıma gem vurmaya çalışırken beyefendi samimiyetimizi test etmiş olarak:
-Siz bakmayın saçma gündem haberlerine... Allah bunlardan razı olsun. Çok önemli işler yapıyorlar. Bunlar olmasaydı bu paraya bu resmi kim düşünüp de basacaktı? Ben emekli bir bürokratım. Ne çileler çektik... Bugünlere gelene kadar ne sıkıntılar yaşandı bilemezsiniz. Ama Erdoğan farkı budur... Kim ne derse desin o, her sahada Cumhuriyetimizin Sinanlarını bulup halkına sunan, halkın değerlerini yine halkla bütünleştirmeye çalışan millî bir kahramandır...
Camiden ayrılırken arkadaşımla başka duygulardaydık...
          Sezai Dinç-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.