“Mal sahibi mülk sahibi...”

A -
A +
“Mehmet Bey'e bu araziler babadan miras kalmıştır, çalışarak alın teri ile alınmamıştır...”     Deniz o yıllarda onlara o kadar yabancıdır ki, yazın sıcak günlerinde tarlalarda çalışırken, kan ter içinde kaldıklarında bile serinlemek için ayaklarını denize sokmayı düşünememişlerdir. Ne yaparsınız, bu bir kültürel süreç… O kültürü satın alarak edinme şansı yok. Kültür ancak yaşanarak öğrenilir ve kazanılır. Derken Mehmet Bey'de arazi çoktur. Fakat Mehmet Bey bu arazileri alın teriyle, kazandığı paralarla satın almamış, babasından miras kalmıştır. Kolay satar elbette… Daha doğrusu sinema karşılığında Ahmet Bey'e verir… Devir işleri bittikten sonra Antalya'ya taşınır Mehmet Bey. Sinemaya bir de müdür tayin ederek, işletmeye başlar. Fakat o gün gördüğü müşteriden eser yoktur… Bir gün beş gün… Sinemaya gelenlerin sayısı bir elin parmakları kadardır… Sonra mesele anlaşılır… Meğer bizim anlı şanlı dolandırıcı Ahmet Bey, o anlaştıkları gün için halka bedava bilet dağıtıp sinemayı doldurmuş ve arazi zengini Mehmet Bey'e sinema müşterisinin bol olduğunu görmesini istemiştir. Eskiden dolandırıcılık böyle yapılırdı daha o yıllarda arazi yağmacılığı, gümrükten kaçak petrol geçirme, banka hortumlama, ihaleye fesat karıştırma gibi yöntemler yaygın değildi. Ahmet Bey işte inşaatlarının demir doğrama işini bu hatırayı anlatan Ali Usta'ya vermiştir. Usta işini bitirir ve Ahmet Bey’le hesap görür. Çoğu işte olduğu gibi, küçük bir tartışma da yaşanır. Ama Ali Usta parasını alır. Ertesi gün de bizim otelin demir doğrama işini yapacaktır. Ahmet Bey ile helalleşir. Alet edevatını ertesi gün almaya gittiğinde şoke olur… Der ki Ahmet Bey: “İçeri hırsızlar girmiş. Her bir şeyi alıp götürmüşler!..”  Aslında büroya hırsız girdiğini gösteren en küçük bir belirti yoktur. Ali Usta bana geldiğinde çok üzgündü. Aletlerinin çalınmadığından emindi, ama bunu ispatlama imkânı yoktu. Çünkü onu polise şikâyet etse de eline bir şey geçmeyeceğini belki kendisinin suçlu çıkarılacağını biliyordu. Ahmet Bey sonraları çok daha zengin oldu. Şimdi kendi adına, deniz kenarında, bir sitesi, yüzlerce dairesi, büyük bir villası, bankalarda yüklü parası ve bizim bilmediğimiz kim bilir daha neleri vardı… Ama dünya malına mülküne bakmadı, ecel bir gün gelip onu da aldı götürdü… Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi… Mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan… Ama helalinden olmadığında vah ki ne vah!..              Osman Nuri Yıldırım-Antalya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.