Ömründe bir gün okula gitmiş

A -
A +
O gün sınıfta harflerin öğretildiği gündür. Babam o bir günde “E” harfini öğrenir.
 
 
Olay tek parti döneminde Osmanlı'nın beşiği Domaniç kasabasının Çiftlik köyünde yaşanmış. İlçenin en ufak köyü olmasına rağmen köyün tek odadan ibaret bir ilkokulu varmış.
Babam 1940 doğumlu ve ömründe bir gün okula gitmek nasip olmuş.
Rahmetli dedem eski okullara benzemediği için yeni okullara çocuğunu göndermek istememiş. Babam da köyde çobanlık yapmaya başlamış… Ama çocuk işte, içten içe merak ediyor okulu. Acaba okul nasıl bir yer? Öğretmen dedikleri nasıl bir kimse? Orada ne konuşuluyor, ne anlatılıyor; yazılıp çiziliyor…
Bu merak sebebiyle babam kimselere sezdirmeden kuzeniyle birlikte bir günlüğüne bu okula gitmişler. Dolayısıyla muallim yani şimdiki adıyla öğretmen çok hevesli 7 yaşlarındaki bu iki kuzeni yani amcaoğlunu sınıfa alır. O gün sınıfta harflerin öğretildiği gündür. Babam o bir günde “E” harfini öğrenir.
Kendisinin nefret ettiği alafranga okula gittiğini duyan dedem ise bu duruma çok öfkelenir. Eve geldiklerinde iki kuzeni azarlar. Bu sıkı talimattan sonra babam bir daha okula gitmeye cesaret edemez.
Latin alfabesini kesinlikle reddeden dedem babamı sıbyan mektebine göndermek ister ancak o yıllarda Arapça harfleri öğrenmek hiç de kolay değildir. Yani harf inkılabı sonrası tüm medreseler kapatıldığı için köyün en yaşlısı olan imam, babam ile beraber bir avuç talebeye mısır tarlasında gizli gizli Kur'ân-ı kerim öğretmektedir.
Talebeler jandarma görmesin diye ortaklaşa tarla başında nöbet tutar. Hoca da sırasıyla bunlara “elifba”yı öğretir. Bir gün nöbetçi talebenin biri uyuyakalır. Olacak ya uzaktan gelen jandarma tilavet sesini duyunca hoca ve talebeleri mısır tarlasında yakalar. Meğer hoca kitapları jandarma görmesin diye mısır tarlasına gömermiş. Kendisi de komşu köydenmiş.
Bu yakalanma sonrası aralarında babamın kitabı da dâhil tüm elif cüz ve Mushaf-ı şeriflere el koyan jandarma hocayı da sakalından tutarak biraz hırpaladıktan sonra çocukları dağıtmış.
Babamın eğitimini üzerine alan dedem ise çaresiz babama hem Osmanlıcayı hem de hafızlığı öğretir. Bundan böyle babam askerlik dönemi dâhil tüm yazışmaları dedemle Osmanlıca yapar Latin harfleri okuma yazmayı ancak 1960 senesinde askerlik görevini ifa ederken öğrenir. Ancak eski Türkçe eğitimi olmadığı için çok heves etse de okuyamaz...
          Saffet Arıkan-Domaniç
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.