Zamanımızın Nasrettin Hocası

A -
A +
“Yolu yırtarcasına gelen kamyon, inleyen bir dinozoru andıran fren sesiyle sağda durur...”
 
Yaklaşık 20 yıldır Türkiye gazetesinin abonesiyim. Hayatım Roman köşesinin de okuyucusuyum. Yıllar önce de hatıra göndermiştim. Yine yakın zamanda kaleme aldığım yazımı sizinle paylaşmak istiyorum.
1960 yılının bir bahar sabahı… Zeki Dayı erkenden kalkmış, kendi dünyasındaki küçük bahçesinde evladı gibi yetiştirdiği meyve ağaçlarıyla hasbihal ediyor. Bugün Antakya’nın pazarı… Pazara gidip yetiştirdiği ürünlerin bir kısmını satıp evinin ihtiyaçlarını alması gerekiyordu. Kendi kendine düşünüyordu: “Beyaz eşekle gitsem mi acaba? Olmaz ya! Eşekle yol 4 saat sürüyor. 4 saat de geliş ne anladım ben bu işten? En iyisi ana yola çıkayım gelen kamyonlardan birine bineyim. Allah kerim bir şekilde yetişiriz Antakya’ya.”
Zeki dayı çuvalını sırtına yükler ve yola çıkar. Köyün dar sokaklarından geçerken onu görenler sorunca;
-Pazara gidiyorum evlat... Aha şu sırtımdaki meyveleri satıp çocukların ihtiyaçlarını alacağım, dedi.
-Yürüyerek mi? Çok zor dayı eşeği alsaydın ya. Ya da benim atı vereyim sana.
-Yok evlat, sağ olasın. Yol çatına kadar yürürüm ben. Oradan sonrası da bir kamyon gelir inşallah.
-İnşallah dayı yolun açık olsun.
Zeki dayı köyde çok sevilen, muhabbetine doyum olmayan, yaptıkları ve yaşadıklarıyla örnek olan komik mizaçlı biriydi. Etrafına daima gülücükler saçar, bulunduğu ortamlarda insanları neşeye boğardı. Köy halkı onu Nasrettin Hoca’ya benzetirdi.
Erinte tepesini aşıp nihayet düzlüğe çıktı. Yol çatına yetişmek üzereyken uzaklardan gelen kamyon sesini duyunca adımlarını hızlandırdı. Ciğerlerinin taa alt kısmından gelen seslerle yola ulaştı. Çok da yoruldu.
El sallayıp kamyonun durmasını sağladı. Yolu yırtarcasına gelen kamyon, inleyen bir dinozoru andıran fren sesiyle Zeki Dayı’nın önünde durmayı başardı. Şoför "Hayrola Dayı?" diye sordu:
-Antakya’ya gideceğim yeğen. Müsaitsen beni de al.
-Başım üstüne dayı. Yalnız görüyorsun burada yer yok. İstersen kasaya çık. Yalnız kasada bir tabut var, korkmayasın. İçinde bir şey yok. Cenazeyi defnettik.
-Tamam yeğen, olsa da fark etmez; ölüden insana bir zarar gelmez.
Zeki dayı genç bir delikanlı edasıyla “Ya Allah deyip" kasaya çıktı. Kamyon hareket ettikten sonra ölümü düşündü. Tabuta konmayı, tabutun elden ele dolaşıp mezarlığa gitmesini, oradan da kara toprağa girmeyi… İster istemez bir an ürperdi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.