Tarihe emanet bir hatıra...

A -
A +
“Kısa zamanda oluşturulan milis kuvvetleri cephelerde cansiparane mücadele verir...”   Birinci Cihan Harbi yılları… Doğuda Ermeniler ayaklanmış, Van’ın merkezi, çevre ve sınır köylerinde zulüm had safhada… Rusya’nın da desteğini alan Ermeniler katliamlar yapıyor… Devleti idare eden hükûmet tek çare olarak bu milletin asil hasletlerine müracaat ediyor ki bunlar maneviyatımızın önderleri âlimlerimiz ulemalarımız... Bu zatlardan ordumuzun gücünün zayıfladığı, Ermenilere karşı mücadele için milis kuvvetleri oluşturma yardımı isteniyor. Kendilerinden yardım isteğinde bulunanlardan birisi de Seyyid Masum Efendidir. Zatına intikal eden mektupta: “Rusya’nın desteği ile Ermenilerin zulmüne mâni olmak için milis kuvvetleri oluşturma yardımınıza ihtiyacımız acil durum arz etmektedir…” yazıyor. Mesele milleti, vatanı, bayrağı müdafaa etmek olunca, Seyyid Masum Efendi bütün köylerde, kendi rahle-i tedrisinden (eğitiminden) mezun olan vazifeli talebelerine durumun ehemmiyetini (önemini) bildirir. Kısa zamanda oluşturulan milis kuvvetleri cephelerde cansiparane mücadele verir. Bizzat cephede mücadele eden Seyyid Masum Efendi sağ kolundan yaralandığı için kendilerine gazilik madalyası verilir. Bu arada, Rusya ani bir kararla Ermenilerden desteğini çeker. Yalnız kalan Ermeniler kaçış yolu üzerindeki katliamlarını sürdürerek vatanımızı terk ederler. Ne garip tecellidir ki harp bitikten sonra bu hizmeti veren ulemalar akıl almaz biçimde yargılanır mahkûm veya sürgün edilirler. Kısa zaman içinde Seyyid Masum Efendi için de sürgün emri gelir. Henüz üç yaşında olan evladı Seyyid Bedreddin’i öper koklar annesine teslim eder ve tam on beş yıl sürecek sürgün hayatına başlar. Vapurla Van’dan Tatvan’a sonra Trabzon’a gönderilir. Trabzon’da bir koyun ağılında on gün kalan Seyyid Masum Efendinin tek isteği; bir ibrik su, abdest ve namaz kılabilecek mekân ve imkân. Yeni bir talimatla Balıkesir, Soma’ya gönderilir. Burada bir cami bedesteninde küçük bir kulübede kalır. Geçimini temin etmek için zeytin satar. Aynı yerde zeytin satan birkaç kişi vardır. Seyyid Masum Efendi, Fatih Sultan Mehmet Han döneminden gelen ahilik kültürünü devam ettirmek üzere kendisinden ilk zeytin alanlardan sonra gelen talepleri diğer satıcılara gönderir: “Ben siftahımı yaptım, siz siftah yapmayan komşudan alın...” Derken diğer satıcılar böyle bir muameleden çok etkilenirler ve aralarında yakınlık hâsıl olur. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.