Kerem gibi Mecnun gibi Ferhat gibi…

A -
A +
“Bir muhayyel aşk mı bir karamsarlığın dışa vurumu mu bence buna siz karar verin...”   Geçen aylara mı eskiyen duygulara mı yahut karmaşık beynime mi; hangisine sitem edeyim? Yahut nereden başlayayım Feride’ye olan saplantılı aşka... “Bazen düşünüyorum” diye başladı ellerim bilgisayarın klavyesine basmaya… Oysaki şu an düşünüyor ve Feride’yi şu an düşleyerek yazmaya başlıyorum... Feride’ye yazalı çok olmadı daha 8 dakika önce yazıştık. “Sosyal medya hesabımızdan yazıştık” dememe bakmayın, ben bir dolu hasretle yazdım cümlelerimi o da bir dolu asabiliği ile “uyu Mesut” dedi bana. Feride’m benim için gerçekten çok kıymetli, her ne kadar o bunun farkında değilse de… Bazen bilmemesi en doğru olanı, çünkü Feride benden tam 14 yaş büyük ve benim heyecanım ona göre sönük…  Onun bana heyecanı belki kış aylarında görünmesi zor olan görebileceğim en parlak yıldız kadar heyecanlı ve kayda değer bir heyecan olurdu. Feride’min can parçasının doğum günü 5 gün sonra… İnsanın kıymetlisinin kıymetlisi kendi kıymetlisi de olmuyor mu hem? Ecrin, Feride’nin kızı… 6 Aralık 2012… Tam seneler önce bugün doğmuş benim prensesim… İyi ki doğdun ve iyi ki Feride’mi tanımama sebep oldun… “Bir kadın nasıl sevilir?” derseniz sanırım “Feride” derim, aslında ne derseniz ben “Feride” derim Kerem gibi Mecnun gibi Ferhat gibi… Onu sevmeye başladığımda yaşım gençti, duygularımın heves mi aşk mı olduğunu çok da anlayamıyordum. Günler geçtikçe Feride aklımdan çıkmaz oluyor ve Feride’ye sanırım elimde olmadan bağlanıyordum. Hayatının değerli taşlarını oynatıyorsa bir kadın “ya vazgeçin” derim yahut “ölümüne sabredin” Bu sabredişin sonu onu size getirecektir lakin istisnalar çıkabilir tıpkı Feride gibi… Bir kadın adama ne yaptırır biliyor musunuz? Ben söyleyeyim yahut bir Feride bir insana neler yaptırır bilir misiniz? Gecenin 03.10’nunda da olsa yatağınızdan kaldırır başlatır sizi yazdırmaya… Yazarsınız hem de rahatlayacağını zannederek içiniz rahatlayana kadar yazarsınız… Daha önce de yazmıştım Feride’me bir kitap, lakin yazdığım sayfaları yırtıp attım; “ne oluyor Mesut kendine gel! O nasıl yoluna bakıyorsa sen de bak” dedim ve yoluma bakamadım... Feride’ye giden yol… Çünkü o yol yürüsem de koşsam da fayda vermiyor… Sanki olduğum yerde sayıyorum...              Mesut İzgi-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.