“Uzaklaştır bu tehlikeli mahlûku!"

A -
A +
Bir ara dayımın oğlu olan abimizin yanımızdan ayrılıp, aşağı dereye doğru indiğini gördük...”   Çocukluğum Doğu Karadeniz’in Gürcistan sınırındaki bir dağ köyünde geçti. Köyümüz 70-80 haneli, tipik bir Karadeniz köyüydü. Herkes hayvancılık ve çiftçilikle geçinirdi. Ekilebilen ve biçilebilen arazimiz çok azdı. Köyümüzün çevresi dağlık ve ormanlık araziyle kaplı olduğu için tarıma fazla elverişli değildi. En çok mısır, fasulye, patates soğan gibi sebzeler ekilir, elma armut, kiraz, erik gibi meyveler yetişirdi. Biz mısır ekmeğiyle büyüdük. Büyükler yaz kış bağ bahçe tarlada çalışır, biz küçükler de hayvanların peşinde dolaşır, çobanlık yapardık. Hemen hemen herkesin ineği, keçisi, koyunu, kuzusu vardı. Ben devamlı beni çok seven ve hiç yanından ayırmayan ninemin peşinden hayvan peşinde dağda, bayırda, kırda çobanlık yapardım. Benim yaşıtım arkadaşlarım da hepsi benim gibi çobanlık yapıyorlardı. Yine bir gün ninem, komşu ablamız, dayımın oğlu ve yine dayımızın eniştesiyle sabah erkenden kalkmış hayvanları önümüze katarak meraya yola koyulmuştuk. Evlerimizin üstündeki yamacı geçip meşelik bir dere boyunu geçtikten sonra tamamen yeşillikle kaplı, çayır, çimenlik çatma denen bir yere varmıştık. Yeşillik bol olduğu için hayvanlar otlamaya başlamış ninem ve ablamız el işine başlamış, sohbet ederlerken biz de dayımın oğluyla çayırın ortasından geçen arkta suya kendimizi kaptırmıştık. Suyla oynuyor elimizle yaptığımız oyuncak kayıkları yüzdürmeye çalışıyorduk. Güzel ve temiz havada keyfimize diyecek yoktu. Bir ara dayımın oğlu olan abimizin yanımızdan ayrılıp, aşağı dereye doğru indiğini gördük. Biz herhangi bir ihtiyacını karşılamaya indiğini sanarak oyunumuza devam ettik. Aradan beş on dakika geçmiş biz oyuna iyice dalmıştık ki aşağıdan dere tarafından abimizin elinde bir değnek ve ucuna bağlı bir metre boyunda bir yılanla yukarı doğru geldiğini gördük. Yılan değneğe kuyruğundan bağlı olduğu için başı aşağıda sallanıyor, kıvranıyor sopadan kurtulmaya çalışıyordu. Abimiz hem gülüyor hem de bize doğru yaklaşıyordu. Ninem ve ablam onun geldiği tarafa daha yakın oturdukları için önce onlardan yana doğru yaklaştı. Yılanı onlara doğru uzattı. Ablamız biraz korkmuştu ama ninem korkmamıştı. Yerde bulduğu bir taşı onlara doğru fırlatmış “Uzaklaştır bu tehlikeli mahlûku götür dereye mi atacaksın ne yaparsan yap!” diyerek kızıp bağırınca abimiz onların yanından uzaklaşıp bize doğru yöneldi ve yaklaşmaya başladı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.