Şavşat’a uzanan yollar...

A -
A +
“Bizden çok kesilen ormanlardan ağaçlar ve keresteler taşınsın diye yollar yapılıyordu...”
 
 
Bizim köyün delisini anlatmaya devam ediyorum... Bundan 50 yıl öncesinde Rusya sınırındaki köyümüzde ne yol, ne araba ne bir vasıta ne de motorlu bir araç vardı. Ancak köyümüzde bulunan uçsuz bucaksız ormanların sayesinde köyümüze yol yapılmaya başlandı. Biz çocukken veya okulda okurken Şavşat’a hep yaya gider gelirdik. Devletimiz biraz da ormanlar hatırına köyümüze yol yapmaya başladı. Köyümüzün yolu Şavşat’tan sonra Meydancık yol ayrımından itibaren arazinin dağlık kayalık ve engebeli olduğu için yapımı hem zor olmuş hem de uzun yıllar sürmüştü.
Bir taraftan yollar yapılırken bir taraftan da ormanlarda kerestelik ağaç kesilmeye başlandı. Kesilen ormanlardan ağaçların ve kerestelerin taşınması için bir taraftan da nakil için kamyonlar çalışmaya başladı. Kamyonlar bizim için o zamanlar çok lüks ulaşım aracıydı. O yıllarda köy yerinde minibüs veya özel taksi gibi bir araç hiç yoktu. Ormanlardan kesilen kerestelik ağaçları kamyonlara yükler, dağ gibi tepelerine de biner onca tehlikeye aldırmadan Şavşat’a gider gelirdik.
Ayağımız yerden kesildiği için kamyon tepelerindeki o tehlikeye aldırmazdık. İşte bu kamyonlar kereste taşımaya başladığında herkes gibi Halim Abi'nin de çok ilgisini çekiyordu. O hangi kamyon gelir yük sarar yola çıkarsa onunla Şavşat’a gider gezer dolaşır gelirdi.
O gezmeler onu çok mutlu ederdi. Onu tanıyan kamyoncular da onu alır götürür gezdirir getirirlerdi. Ya yüklenen kamyonun başında bekler veya koşa koşa köyün çıkışına gider yolda bekler hangi kamyon geçerse geçsin ona biner gezer dolaşır gelirdi. Gidiş gelişlerde kimseye bir zararı dokunmadığı için herkes onu kamyonuna alırdı. Ancak köye gelen ve onu tanımayan birkaç yabancı kamyoncu onu arabasına almak istememişler. O da arkalarından koşmuş yetişemediği için binememiş ve üzülmüş. Onu almayan kamyonlar yolda kısa süre sonra ya kaza yapmış veya büyük tehlike atlatmışlardı. Ondan sonra onu tanıyanlar veya onun durumunu öğrenen herkes kim olursa olsun onu arabasına alır gezdirir dolaştırır tekrar köye getirirdi. Bu, yıllarca böyle devam etti durdu...
Halim Abi'nin başından geçen en enteresan ve acıklı olay ise şöyle oluyor...
Yaylaya çıktığımız zaman yüksek tepelerden ve sınırdan Rusya’yı rahatlıkla seyredebiliyoruz... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.