“Sendeki turist hastalığı” dediler!..

A -
A +
“Bu rahatsızlanma memlekete her gittiğimde başıma geliyor, bir türlü sebebini bulamıyoruz...”
 
Bende uzun yıllar devam eden ama adını veremediğim, doktorlara gitsem de bir teşhis konulamayan rahatsızlık vardı… Bu rahatsızlığı da 20-25’li yaşlarda hissetmeye başlamıştım.
30’lu yaşlarda ise iyice hissetmeye başladığım bu rahatsızlık memlekete gittiğimde daha yoğun olarak ortaya çıkıyordu…
Memlekete gittiğimde İstanbul’dan gelmiş olmanın verdiği duyguyla bize taptaze süt, yoğurt tereyağı ikram ediliyordu. O yıllarda öyle ki gittiğimiz akşam yatarken ineğin sütünü getiriyorlar bir bardak -beş bardak içtiğimiz bile oluyor- içiyorduk. Nasıl içmezsiniz taptaze mis gibi yayla sütü… Süt şifadır…
Ama o gece biraz sonra benim bağırsaklarım karışıyor affedersiniz tuvalete zor yetişiyorum. Çıkıyorum… Oradan geliyorum yatağa uzanıyorum ama perişan vaziyette kalıyorum. Midem bulanıyor başım dönüyor artık neredeyse bayılma noktasına geliyorum. Herkes üzülüyor… Hepimiz köye gelince köy havası dokundu diye düşünüyoruz. Bu bir değil iki değil her memlekete gittiğimde başıma geliyor…
Doktora gidiyoruz, anlatıyoruz yaşadıklarımızı. Bize söylenen cevap belli:
“Sendeki turist hastalığı, memlekete geldin havası çırptı. Hava sertti...”
Memlekete gidesim gelmiyor. Sonra rahatsızlık buralarda da olmaya başladı…
2008’de bir keresinde banyoda düştüm. Biraz fazla efor sarf ettiğimde et ve süt ürünleri aldığımda ben -fark etmiyorum ama- bende bayılma noktasına gelen bir sıkıntı yaşıyorum.
Yıllar sonraydı… Ben bir tavsiye üzerine akupunktura gittiğimde Dr. İsmail Maraş Hoca beni detaylı inceledi. Dedi ki: “Sende alerjik bünye olabilir.”
Dedim ki: “Alerji testine girdim bende alerji çıkmadı.”
“Binlerce çeşit alerji var, zaten problem de burada” dedi. “Ama bir şey var sende, bu kadar hikâyen olduğuna göre…”
Gerçekten de akupunktur tedavisine giderken bile bazı günler rahatsızlanıyordum. Gittiğimde de “işte bu sabah çok rahatsız oldum çok perişan oldum” diye hocaya durumumu anlatıyordum.
O ise her defasında “acaba neden?” diyor ve bana çeşitli beslenme şekilleri tavsiye ediyordu. Bir taraftan da define arayan defineciler gibi ağzımdan söz almaya, geçmişle ilgili, yaşayışımla ilgili bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu… Hastalarına bazen durumunu mektup yaz getir derdi… Satır aralarından hastanın şikâyetlerini yakalardı… Bir gün dedi ki:
“Sen çocukluğunu bir öğrensene… Bir sor araştır bakalım!” Beni aldı bir merak… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.