"Çocuğumun babasını bırakmam!.."

A -
A +
 
“Hayır, ben onunla iyi günde kötü günde diyerek evlendim, asla bırakmam” diyordu...
 
Serbest muhasebeci bürosunda çalışmaya yeni başlayan Serhat’ın hiç beklenmedik bir zamanda gösterdiği anormal davranışla ilgili hatıramı yazmaya devam ediyorum...
Peki, böyle terbiyeli adamın böyle kaba hareketi, hareket de bir tarafa, küfretmesi neyle izah edilebilirdi?
Durumu amire haber verdik. “Hemen evine gönderin veya siz bırakın... Ailesine de haber verin!” dedi...
Amirimize “Peki” deyip Serhat’ı eve götürecektik ama baktık Serhat bir köşede, süt dökmüş kedi gibi oturuyor... Benimle çok samimiydi. Görünce yanıma geldi.
Az önceki Serhat gitmiş, yine eski efendi Serhat gelmişti... Yine gayet kibar şekilde rica etti:
-Abi ben galiba rahatsızlanacağım. Beni mazur görseniz de, izin alsam birkaç gün.
- Tabii ki Serhat, o ne demek… Yeter ki sen iste…
Zaten izin almaya kalmamıştı… Hemen evine gönderdik. Ama bu anormalliğin sebebi ne ise onu da öğrenmeye çalışıyorduk. Referans olan yakınını bulup öğrendik.
Meğer bu çocukta aileden gelme olarak yani şimdiki tanımlamayla genetik olarak bahar mevsimlerinde sinir krizi atakları olurmuş. Bunu anlayan Serhat hemen izin alıp gidermiş ama o gün aniden atak olmuş… Dedi ki yakını:
“Bu ataklar geldiğinde şuuru yerinde olmaz… Ama kendine geldiğinde eğer o gün yaptıklarını hatırlatsanız utancınızdan yüzünüze de bakamaz...”
Gerçekten öyle edepli bir çocuktu Serhat. İki aya yakın işe gelmedi. İki ay sonra tekrar görüştüğümüzde ağlıyordu zavallı üzüntüden…
“Abi psikoloğa gittim. Benim birkaç seans yardım ve tedavi almam gerekiyormuş” Bunu öğrenen ailesi beni eşimden ayırmaya kalktı. Beni akıl hastası gibi değerlendirdiler.
-Eşin ne cevap verdi? O da istiyor mu?
-Eşim beni destekliyor ama tedirginim. Anası babası ona baskı yapmaya başladı… İki yaşında da bir kızımız var. Eğer ayrılırsak ben eşimin kızımın hasretine nasıl dayanırım?
Serhat’a yüreğim parçalandı. Ama elimizden ne gelirdi ki? Aile arasına nasıl karışırdık? Ama sağ olsun hanımı kendi ana babasına direniyormuş. “Hayır, ben onunla iyi günde kötü günde diyerek evlendim. Benim başıma böyle gelseydi o beni bıraksaydı bunu ister miydiniz? Ben eşimi bu hâliyle kabul ediyorum” diyormuş.
İnsanın başına her hâl geliyor da sağlık gibisi yok… Allah sağlık sıhhat versin… Bir de “iyi günde kötü günde beraber” olabilecek hayat arkadaşı…
           Ömer B.-İzmir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.