Eminönü’nden Cağaloğlu’na...

A -
A +
“Çatalçeşme Sokak tabelasını gördüğümde içimi tarif edilemez bir hissiyat kaplardı hep...”   Efendim vaktiyle İstanbul’da ikamet ederken tanıma şerefine nail olduğum ve yetişmemde çok emeği olan bir büyüğümden bahsedeceğim… O yıllarda her sabah erkenden evimden ayrılır iki buçuk saatlik yolculuk sonrası çalıştığım okula varırdım. Okuldaki mesaim bittiğinde ise önümde iki alternatifim bulunuyordu. Birincisi metrobüs ile kısa yoldan ve hızlı bir şekilde Beylikdüzü’ne yani evime vasıl olmak; ikincisi ise Cağaloğlu’ndaki İhlas Vakfı Türk Dünyası Koordinatörü Numan Aydoğan Abi’yi ziyaret edip birlikte eve dönmekti... Çoğu zaman ikinciyi tercih eder eve dönüş yolumu uzatma pahasına bir an önce Cağaloğlu’na varmak için sabırsızlanırdım. Hatta bazen evdekiler Eminönü’nden alınmak üzere siparişler verir, gecikmemek için ya siparişleri tehir eder veya üçe beşe bakmaz bir an önce ne alınacaksa alır hemen yoluma devam ederdim. Eminönü’nden Cağaloğlu’na çok da bir yolum kalmıyordu ama yine de bir an önce O’nun yanına kavuşmayı arzulardım. Çatalçeşme Sokak tabelasını gördüğümde içimi tarif edilemez bir hissiyat kaplar ve bu hâl üzere İhlas Vakfı binasında bulurdum kendimi. Giriş kattaki Lütfü Kahraman abiyle çok tatlı bir hasbihal sonrası o dönemler 2. kattaki Türk Dünyası Koordinatörlüğüne çıkar heyecanla Numan Abi’nin kapısını çalardım. İçeri girdikten sonra O’nun yanında kendimi bambaşka bir dünyada bulur; hayatımda hiç duymadığım tarihî, kültürel ve dinî meseleler hakkında bilgiler edinirdim. Öyle ki bu öğrendiklerimi hayat düsturu hâline getirmem sebebiyle, artık dersleri heyecanla dilenen bir öğretmen; iş yerinde takdir edilen mesai arkadaşı; yaşadığım yerde sevilen bir komşu ve en önemlisi de anne-babasının hayır duasını alan evlat; sevilen sayılan bir eş ve baba idim... Zaten onun öğütlerini dinleyenler, toprağın yağan yağmurda hiçbir şey yapmadan suya kavuşması gibi, hiçbir zahmete katlanmadan paha biçilmez hazinelere kavuşur ve güzel karakterlere sahip olurlardı. Bu arada nasihat demişken “şöyle yapın böyle yapın” veya “şunları yapmayın” demezdi. Sohbetleri ve lisan-ı hâli ile size emsal olur; bu sayede farkına bile varmadan olgunlaşırdınız. Biraz sonra anlatacaklarımı okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacak ve eminim bana hak vereceksiniz. Numan Abi’yi görmek ve duasını almak için ziyaretine gittiğim bir gündü... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.