Bir tuhaf beyefendi!..

A -
A +
“Babam hayattaydı ama ne kendine ne bize hayrı vardı. O sadece alkolik zavallı biriydi!..”
 
Babam askerde sıhhiye olarak görev yapmıştı. Asker dönüşünde de yine sağlık memuru olarak köylere gidip gelmiş hayatını hep sıhhiye olarak yaşamıştı.
Çok sürmedi malulen emekli ettiler onu… Hani sıhhiye denildiğinde sağlığına dikkat eden insan sanırsınız değil mi? Hayır babam nereden müptela olduysa alkole müptela idi…
Fakat enteresan adamdı… Hiçbir zaman meyhaneye gitmezdi. Hiçbir alkolik insanla arkadaşlığı yoktu… Ama aldığı maaşın yarısını alkole verirdi…
Anneciğim onun o sefil hâline kahrolur “içme şu zıkkımı” diye dert yanardı… Allah kimsenin başına vermesin çok büyük bir sıkıntıydı…
Evimize misafir kabul edemezdik. Kimse de gelmezdi zaten… Biz mahalle okulunda "alkoliğin oğlu" idik… Komşular bizi öyle çağırırdı…
Babam üç kardeşimin hiçbirine bir fiske vurmuş adam değildi. İçki içerken asla bizi masaya yaklaştırmazdı. Belli ki utanıyordu. Ya da bizim alışmamızı istemiyordu… Zaten çok şükür ne çocukken ne büyüdüğümde ağzıma bir damlası girmedi. Zaten o varken bile biz babasız büyüdük… Kendi hayatımızı onsuz kurgulamak zorunda kaldık…
Babamın artık ciğerleri de iflas etmişti… Beş gün hastanede on gün evde modunda yavaş yavaş tükeniyordu…
O hâlinde bile beyaz gömlek giyer, ütülü pantolon ve kravat üzerinden hiç çıkmazdı… Bakkala gidecek bile olsa öyle beyefendi kıyafetiyle giderdi… Saçları taralı, asla tıraşsız sokağa çıkmayan bir alkolik… Bir tuhaf beyefendi!..
Mübarek günlerde ne enteresandır ki içmezdi babam… Aslında dinini yaşayan biri de değildi… Ama böyle bazı prensipleri vardı… Bazen uzak ufuklara bakar, gözlerinden damlalar süzülür “ah bre ne vardı bizi getirdiler te buralara!” diye ağlardı…
Babası, yani dedemler çocukken gelmişler Yunanistan’dan… Mübadil diyorlarmış onlara…
Babamın ciğerleri artık tam anlamıyla bitmişti… Kan kusmaya başlamıştı… Hastane bizim ikinci adresimiz olmuştu… Ve artık hepimiz, iyi olacağından ümidimizi kesmeye başlamıştık...
Hastanede babamın bu defa son günleriydi. Önceden hastaneye yatırıyor taburcu olacakları zaman arıyorlar, gidip alıyorduk. Ama bu defa farklı aranmıştık… Diyorlardı ki:
“Gelip babanızı götürün. Hastanede ölmesin!”
İnsanın içi bir hoş oluyor sonucu belli bile olsa… Babamızı ölmesi için eve getirmek… Zor bir duyguydu… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.