Bir garip bakkal amca

A -
A +
“Eskiden bakkallar da küçüktü ama çeşit çeşitti içindekiler. O bakkallardan biriydi burası”   Bir gün servis sorumlusu “haydi beraber abone çalışmasına çıkalım” dedi. “Hay hay çıkalım” Bindik arabasına. Giderken, ziyaret edeceğimiz esnafları tanıtarak bilgi veriyordu. Arabayla rampa aşağı yuvarlanırcasına indik. Bir turşucu mu dersiniz kuruyemişçi mi bakkal mı manav mı ya da hepsi mi? Arabamızı böyle bir gecekondu ile birleşik hafiften bahçeyi andıran iş yerinin önünde park etti. Abartmıyorum, bunlar hepsi vardı. Eskiden bakkallar da küçüktü ama çeşit çeşitti içindekiler. O bakkallardan biriydi belki de. Selam verip hâl hatır sordu. Bu arada biz de geldiğimiz yeri tanımak için dört bir yana bakıyoruz. Ama dükkânda duvar yok. Her taraf raf… Gözüm masanın üzerindeki katlı gazeteye ilişti. Belli ki benim gazetem değil. Servis sorumlusu arkadaş oturup, bize “dağıtıcı sen de otur” telkininde bulunduktan sonra gazetemizi alıp almadığını sordu. “Sizin gazeteyi bıraktım artık” dedi. Niyeti gazeteme abone olmamaktı. Niyeti belliydi. Servis sorumlusu biraz ısrar etti ise de olmadı, istemiyordu. “Belki daha sonra ara sıra alırım” diyerek bizi bir an önce göndermek istiyordu. Arkadaş “yok mu ikramın çayın” dediyse de bir kıpırdama göremedim. Evde tüp bitmiş belliydi. Turşuları da yeni kurmuş, meyvelerin sayımını daha yapmamış. Onun için “ikram bir başka zaman” der gibiydi. Hepten ikramsız göndermemek anlamında iki salkım üzümü masanın tam ortasına bırakıp “buyurun” dedi. Sanki arkadaşımın beklediği de buydu. Samimiydiler. Bize düşen ise sadece onları dinlemek, lafa araya girmemekti. Öyle de yaptım. Arkadaş, “işler nasıl gidiyor?” diye başladı. “Turşu koymak için turşu küpü buldun mu?” dedi. Aslında bu soru şifreli idi. Derken adam anlatmaya başladı. Anlatmayı seviyordu. Öyle ki 40 gün kırk gece anlatsa bitirmez… Ama böyle konuşmaların sonucu genelde hüsran olur. Bu arada arkadaş son planını sordu. Keşke sözünü kesmeseydi. Dinlemek de hoştu. Heyecan veriyordu. Derken önümüzdeki günlerdeki planını anlatmaya başladı: “Çorum'a Nevşehir'e Yozgat'a gidip emeğimizin karşılığını alamadım ama bu sefer tamam, kesin eminim. Tüm işaretler büyük bir gömüyü işaret ediyor. Tekirdağ'da Saray’ın bir köyünde 4 kilometre batısında ama şimdi kalabalık, toprak da kuru, sert; kazmak zor. Birkaç gün bekleyeceğim” dedi. Bir define mevzuu dinliyorduk… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.