Ben onu düşünürken…

A -
A +
“Ben hanımı düşünürken nereden bilirim onun benden önce beni bırakıp gideceğini…”     Mesleğin sonuna gelmişim… Dedim ki “Hanım emekli ikramiyesiyle ne yapalım?” Hanım, “ahir ömrümüzde bir ev alalım” dedi. Bu teklif bana da olumlu geldi. O yıllarda alınan ikramiyenin üzerine birkaç kuruş katıldığında bir daire alınabiliyordu. Emekli olduktan sonra üç beş kuruş da borçlanarak bir daire satın aldık. İçimden dedim ki: “Ben ölürsem hanım açıkta kalmasın” Bu duyguyla evi doğrudan hanımın üzerine yaptırdım. Nereden bilebilirdim hanımın benden önce beni bırakıp gideceğini? -Ah be, dedim farkında olmadan… O da derin bir ah çekti… “Eve taşındık. Artık iki yaşlı olarak huzurlu bir emeklilik yaşamaya niyetleniyorduk. Maalesef takdir tedbire galiptir derler… Bu mutluluğumuz iki sene sürdü… İki sene sonra eşim bir kalp krizi geçirerek beni bırakıp edebi âleme göç etti… Ağladık sızladık ama ölenle ölünmüyor… Dedim ki içimden: “Bunların huzurevine gitmek ile ne alakası olabilir?” Gönlümdeki sorunun cevabını verdi emekli baş komiser: “Hanımın vefatı sonrası daire bana kalacak mı sandın? Ne gezer? Daha annelerinin vefatının üzerinden bir ay geçmeden kapıma dayandılar. Çok acil ihtiyaçları olduğu için filan diyerek annelerinden kendilerine düşen mirası değerlendirmek istediklerini bildirdiler. -Yani? Yani hanım vefat edince bana ve çocuklarına kalmıştı daire… Kanun öyle diyordu… Ve oğlum ile gelinim, kızım ile damadım kendilerine düşen pay kadarını alabilmek için daireyi acilen satılığa çıkardılar… -Ama bir baba olarak size bunu nasıl yaparlar? -Böyle mala paraya düşkün insan, babaya bakar mı? Ve elimde avucumda kalan bir daireyi de böylece sattık. Çocuklar alacaklarını aldılar. Benim paramı da bankaya yatırdılar. Dedim ki kahrımdan: “Bu yaşta bu parayı ne yapacağım ben, lazım ise onu da alın kullanın” Hiç itiraz etmeden “Sağ ol baba, ne iyisin” diyerek onu da pay ettiler. Yemin ediyorum, bir an olsun “baba sen nerede kalacaksın peki?” diye sormadılar… Bir huzurevine emeklimi bağışlayıp müracaat ettim. Şimdi orada kalmaya gidiyorum…” Bu muhterem insana karşı söylediğim sözlerden dolayı hâlâ üzgünüm. Aradan yıllar geçtiği hâlde o kederli bakışları unutamıyorum. Şimdi ben de çoluk çocuk sahibi oldum… Duam şu ki Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin.

Sedat V.- Aydın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.