Zaman aşımına uğramış?

A -
A +
“Usulî işlemlerin yapılması için jandarma nezaretinde şahsı Gemlik Savcılığına gönderdim...”   Emekli Cumhuriyet Savcısı Ali Rıza Cemeroğlu’nun Bursa’da görev yaptığı sırada yaşadığı hatırasına devam ediyoruz... Karşımda oturan beli bükük, saçları ve dişleri dökülmüş titrek ihtiyara sorduğumda yaşının 46 olduğunu söyleyince hayretler içinde kalmıştım! En az 70-75’inde görünüyordu çünkü. İşte o zaman İstanbul Hukuk Fakültesinin ikinci sınıfında dersimize gelen Ceza Hukuku Hocamız Ord. Prof. Tahir Taner'in zaman aşımı ile ilgili dersini hatırladım. Zaman aşımı sürecinde suçlunun yaşadığı korku ve endişenin verilecek cezadan daha fazla onu yıprattığını söylemişti. Şimdi karşımda öyle biri duruyordu. Hocamızın ne kadar haklı olduğunu da gözlerimle görmüştüm. Karşımda, telef olmuş hayata bakarken yüreğim sızladı. Üstelik suçu işledikten sonra dört kez çıkarılmış genel af kanunlarından habersiz yirmi yıl dağlarda gezip tükenen bu kişiye gerçekten acıdım. Kaçmayıp cezaevine girseydi 1950 genel af yasası ile hürriyetine kavuşup sadece üç yıl yatacaktı. Aslında genel affın yanlışlığı karşısında bu da bir bakıma haksızlıktı. 1950’den sonra üç kez daha af çıkmış, zavallı bunlardan da habersizdi. Usulî işlemlerin yapılması için jandarma nezaretinde şahsı Gemlik Savcılığına gönderdim. Ertesi günü, zaman aşımı nedeniyle artık cezasının infaz edilmemesi için gerekli kararı almak üzere cezayı veren ağır ceza mahkemesine tevdi edilmek üzere dosya tekrar elime geldi. Tabii bu karardan sonra yaşlı adam serbest bırakıldı... Sonra ibretlik bir durum olduğu için haberi ve yaşadıklarını üç gün gazetede tefrika olarak okuduktan sonra mesleğim gereği karşılaştığım yüreğimin sızısını bir süre dindiremedim. Hikâyesi şöyleydi: Gemlik Körfezini çevreleyen zeytin ağaçlarıyla kaplı dağların yamacında kurulmuş yeşillikler içinde bir köy. Deniz taa aşağıda tabak gibi yayılmış kıpır kıpır ışıldıyor. Böyle bir tabiat güzelliği içinde insanın ne derdi olabilir ki, ama oluyor işte. Zeytin hasat mevsimi, ortalık cıvıl cıvıl, hafiften şarkı tutturan gençlerin sesleri, kahkahaları birbirine karışarak bu muhteşem tabiata esrarengiz bir fon müziği gibi geliyor… Güzelliği dillere destan Zeynep’e tutulmuş Selvi boylu Murat. Mavi gözlü kumral bir kucak saçının rüzgârda uçuşuna deli oluyor. Zeynep de ona tutkun. Ama anası o kadar katı o kadar acımasız ki buluşup konuşamıyorlar... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.