Meczup

A -
A +
“Davete icabet eder. Adres verirler almaz. Adresi nasıl bulur, kimse de bilmez...”
 
Kendisi Hatay’ın Gökçegöz köyü sakinlerinden çok garip bir insan… Ömrü boyunca elinde ucuna poşet bağlı uzunca kamışı ile köy, kasaba, şehir gezerdi.
“Deli” denildiği gibi keramet ehli bir “velî” olduğuna inananlar da çoktu. İnsanı hayrete düşüren hâl ve sözleri vardı çünkü. Zahiren meczup görünür, konuştuğunda sözleri not edilecek kadar hikmetli olurdu.
Bu nur yüzlü mübarek insan birkaç yıl önce vefat etti. Kendisiyle ilgili bildiklerimi yazmayı görev addettim (saydım.) Anlatayım:
Emekli öğretmenim. Görevde olduğum yıllardı. Seminer dönemi eylül ayının ilk günleri… Okulda öğrenci yok. İşte böyle bir günde okulun bahçesinde bir grup meslektaşla oturuyorduk. Hüseyin Amca geldi. Selam verip su istedi. Bir arkadaş fena hâlde tersledi onu. Çok üzüldüm. Hemen içeriden su alıp ikram ettim kendisine. Dualar ettikten sonra beldenin su durumunu sordu. “Sıkıntı var” dedim. Karşı tepede bir noktayı gösterip “Oradaki su beldeye yeter. Söyle kazsınlar.” dedi... İlgililere söyledim, söyledim ama “bırak sen o deliyi” diyerek ciddiye almadılar... Mübareğin gösterdiği yerden ilkbahar aylarında su sızar. Âdeta tepe ağlar gibi…
Günün birinde camide yatmak ister. İmam efendi öfkeyle “burası otel mi?” diye çıkışır. Amcamız mahzun ayrılır camiden. İmam efendiyi meçhul iki kişi kaldırıp yere vurur. İmam efendi yaptığına pişman, koşar ardından özür diler, helallik ister... Hüseyin Amca sitemli bir tebessümle bakar imama ve çeker gider.
İş yerlerini dolaşır. Neye dokunduysa satılır o gün.
Seyyar satıcıların mıntıkasını dolaşır. Kimin malından bir miktar alsa kısa sürede satılır ürünleri.
Hâlini bilmeyen bir satıcıdan elma ister. Adam kabaca reddeder. Üzer mübareği. Görenler “Ah ne yaptın, verseydin, malın kısa sürede satılırdı” derler.
Adam eline büyük bir elma alır arkasından koşar. Rica minnet beyhude… “Geçti artık, almaz” der çevredekiler...
Camilerde cemaatin bolluğunu görünce yaşlar akar gözlerinden. Çok gezer. Araca bindiğini gören olmaz. Bir yerlere gitmek onun için problem değildir çünkü.
Kırlarda, bayırlarda gezerken yanık sesiyle öyle ilahiler söyler ki duyanların yüreğine işler. Sanırsın Yunus Emre gibi… Kendisinden dua isteyenlere “güzel dininizi yaşayın. Bundan güzel dua mı var?” der.
Davete icabet eder. Adres verirler almaz. Adresi nasıl bulur, kimse de bilmez. İşte böyle birisiydi Meczup Hüseyin Amca. Allahü teâlâ rahmet eylesin.
         Abdullah Aydın-Emekli Öğretmen
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.