“Tuz değil ama tuz olsun!..”

A -
A +
“Kervan saraya ulaşır. Sultanın önünde çuvallar boşaltılır. O da ne? Tuz dökülür çuvallardan!..”
 
80’li yılların sonuna doğru Erzurum’un Karayazı ilçesi Söylemez Köyü Hanik mezrasında öğretmenlik yapıyordum.
Mezra ile köyün arası takriben 5 kilometre. Ben bu yolu genelde yürüyerek geçiyordum. Söylemez köyünün yanından Erzurum-Karayazı karayolu, ona paralel sayabileceğimiz Aras Nehri vardır.
Köyün yola yakın bir yerinde iki kabir dikkat çeker. Kabirler kim bilir kaç asırlıktır. Tarih kokar sanki. Bu kabirlerde Söylemez Baba ile Söylemez Anne yatar. Köye her gelişimde ziyaret ve Fatiha’yı ihmal etmezdim.
Köyden eş dost bulmuştum. Onlara sordum: “Bu kabirlerde yatan insanlarla ilgili ne biliyorsunuz?” Yaşadıkları dönemle ilgili kesin bir tarih veremediler ama çok güzel menkıbesini anlattılar...
Söylemez Baba velilerdendir. Nehir kenarında oturmuş zikir, fikir murakabe ile meşgul… İran tarafından gelen küçük bir kervan geçmekte önünden… Mübarek “Yükün nedir?” diye sual eder. Yükleri altındır ama onlar “tuz” derler. “Tamam tuz olsun.” der.
Kervan yoluna devam eder. İstanbul’a saraya ulaşırlar. Sultanın gözetiminde çuvallar boşaltılır. O da ne? Tuz dökülür çuvallardan. Sultan hiddetlenir. "Bu ne?” diye sorar. Kervanbaşı işin sırrını anlamıştır. Olup biteni anlatır.
Sultan tuz çuvallarını hayvanlara yükletir. Geri gönderir Söylemez Baba’nın olduğu yere. “Yükün nedir?” diye sorarsa siz “Altındır deyin” diye tembih eder.
Sonra ekler: “Gelirken o mübarek insanı da getirin.”
İstenildiği gibi yaparlar. Nur yüzlü insan bu defa da “Altın değil ama altın olsun” der.
Hikmeti ilahi tuz döner tekrar altına. Kervan, mübareği de alıp döner saraya.
Sultan kendisini günlerce ağırlar. Güzel sohbetler olur. Mevzu meşhur keramete gelince susar mübarek. Sultan defalarca denese de cevap alamaz. Nur yüzlü bu ihtiyar kerametiyle ilgili konuşmaz. Sultan en sonunda “Bilirsin bilirsin ama söylemezsin” der.
Artık kendileri “Söylemez Baba” köyleri de “Söylemez köyü” diye anılır.
Onların söylemezliği aslında söylemektir. Allahu teâlâ rahmet eylesin. Anadolu’nun her bir yanı böyle velilerle ermişlerle dolu olup her birinin ayrı menkıbesi dillere destandır…
    Abdullah Aydın-Emekli Öğretmen
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.