Günlerce rüyalarıma girdi

A -
A +
“Mersin’e döndükten sonra bile uzun süre rüyamda at ile araba ile uğraştım…”
 
 
Yıllar önce Mersin’den İstanbul’a gelmiştim. Beşiktaş’ta gezerken bir semt pazarında bir kargaşa yaşandı. Ardından bağırış çağırış kaçışmalar… Tezgâhlar birbirine girdi.  Lahanalar, portakallar havada uçuşuyordu.
Bir baktım ki bir at arabası kalabalığa doğru geliyor. Cesaret işte, önüne geçip atı durdurmak istedim. At şahlanmış bir kere ezip geçecekti beni de. Kendimi yere atarak zor kurtardım. Üst baş çamur olmuştu. Ama arkadan yetişip atın gemlerini elime alarak arabaya hâkim oldum. Bu arada, bir sinemanın önüne kadar gelmiştik. Peki sonra? Arabayı bir kenara bırakmak istedim. Fakat çevre esnaf hep bir ağızdan “buraya bırakılır mı?” diyordu. Haydi! Al başına bir iş? Arabanın bana ait olmadığını kime nasıl anlatacaktım?
Yolumuz trafiğin yoğun olduğu ana caddeye çıkmıştı. Otomobillerin arasında, bir at arabası ile gidiyordum. Allah’ım, nereden bu işe bulaşmıştım? Barbaros Bulvarında, her iki yanımdan otomobiller akıp gidiyordu. İleride bir trafik polisi görünce rahatladım. Hâlimi anlatmaya fırsat vermeden bir düdükle beni aksi bir istikamete yönlendirdi.
Bir yol kenarına bırakıp kaçmayı düşündüm. Yanda bulunan petrol ofisindeki görevliler, öfkeyle “buraya bırakamazsın!” diye bağırdılar... Peki, bu arabayı nereye bırakacaktım? Kendi kendime kızıyor “senin neyine gerekti bu iş?” diyerek lâ havle çekiyordum... Misafir olarak geldiğim koca İstanbul’da hem de kime ait olduğunu bilemediğim bir at arabasıyla turist gibi geziyordum. Terden sırılsıklam olmuş hâlde ilerlerken, gözüme bir karakol ilişti. “Hah işte buldum!” dedim. Karakolun önüne arabayı park edip yukarı fırladım. Keşke çıkmaz olaydım. Polisler, haklı olarak benden şüphelenmişlerdi. Kendilerine başımdan geçenleri anlattıkça, orada bulunan polisler gülmekle öfkelenmek arasında bocalıyordu.
Beni komisere götürdüler. Babacan komiser ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığı için ne karar vereceğini düşünüyordu. Ama benim ne suçum olabilirdi ki?
Tam o anda kan ter içinde birisi içeri girdi. Tahmin etmiştim. Bu at arabasının sahibi olmalıydı. O ön yargıyla bağırdım:
“İşte komiserim arabanın sahibi bulundu!”
Hemen adamı yukarı aldılar. Her ikimiz de âdeta iğneden ipliğe hesap verdikten sonra o arabasına ben hürriyetime kavuştum...
Mersin’e döndükten sonra bile uzun süre rüyamda at ile araba ile uğraştım…
         Ayhan Yıldırım-Mersin
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.