Bir profesörün üniversite yılları...

A -
A +
 “İsminin Ahmed olduğunu öğrendiğim güler yüzlü, müşfik bir ağabey ile karşılaştım...”
 
Efendim, bendeniz 1948 doğumluyum ve sizlere ömür boyu hayatıma tesir eden, üniversite yıllarında kaldığım, İstanbul’un Vefa semtindeki Ekmekçizade Ahmet Paşa Efendi Yurdunu ve bana hayatım boyunca yaptığı tesirlerini anlatmaya çalışacağım...
Üniversitede okuduğum o yıllar (1968 yılı sonbaharında başlayan ve 1971 Mart ayı başlarına kadar) şiddetli şekilde devam eden ideolojik öğrenci hareketleri, işgal ve boykotların olduğu yıllardı...
İTÜ İnşaat Fakültesi ikinci sınıfa başladığım 1968 senesinde teyzemin Taksim-Talimhane’deki dairesinde kalıyordum. Yaşayış tarzları İslam’a uygun olmadığından huzursuzdum. Bu sebeple bir müddet İTÜ Gümüşsuyu öğrenci yurdunda sekiz kişilik bir odada kalmayı dahi tecrübe ettim...
O günlerde birinci sınıftan başlayarak sıra arkadaşlığı yaptığım, tanıştıktan sonra ara sıra sadece derslerle alâkalı konuştuğum, Taşkışla binası bodrum katındaki mescitte de karşılaştığım, Ahmed Hulusi sıkıntılı durumumu fark etmiş olacak ki sebebini sordu. Kalacak yurt, yer aradığımı söyleyince beni Vefa’daki Ekmekçizade Ahmed Paşa Yurdunun kapısının önüne getirip gösterdi. İçeriye girip müdürle görüşmemi söyleyip kendisi ayrıldı. (Şimdi kendisini rahmetle anıyorum.)
Osmanlı medrese yapısı olan tek katlı binanın büyük ahşap kapısının bir kanadı yarı açıktı. Görünenlerden binada yenileme inşaat çalışmaları yapılmakta olduğu anlaşılıyordu. Kapı aralığından baktığımda kimseleri göremedim. Cesaretimi toplayıp içeri girdim, methali geçip revakların altına geldim. Sağıma soluma bakınıp müdür odası ararken soldaki ilk kapı açıldı ve sonra isminin Ahmed olduğunu öğrendiğim güler yüzlü, müşfik bir Ağabey ile karşı karşıya kaldım.
Durumumu anlatınca beni tanıma konuşmalarından sonra yurtta kalabileceğimi, yalnız kurallara, kaidelere uymam gerektiğini söyledi. Kaideler zaten benim için uygun olduğundan bavulumu ve kitaplarımı alıp tahminen 1968 Ekim başlarında, medresenin 4 numaralı odasına yerleştirildim. Odada Ertuğrul, İsmail ve Osman Ağabeylerle birlikte kalıyordum. Daha sonra Abdullah, Hasan Hüseyin, Talhâ Metin, Osman U., Mehmed O. gibi Ağabeylerle tanıştım. Gelişimden kısa bir müddet sonra İsmâil Ağabeyin hastalanıp yurttan ayrıldığını hatırlıyorum...

Bu arada akşamları, namazlardan sonra, Fahreddin Ağabey Mektûbât’tan ve Se’âdet-i Ebediyye’den okuyor, sonra bizlere sorular soruyordu... DEVAMI YARIN 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.